2016 Dünya Ekonomik Forumunda Gündem*
Peyman YÜKSEL
Ekonomist
Her yıl İsviçre’nin Davos kasabasında gerçekleştirilen Davos Zirvesi, bu yıl da öne çıkan başlıklar ve konukları yine ekonomi gündeminde ses getiren toplantılarla tamamlandı. 1971 yılında Avrupa Ekonomik Forumu adıyla birkaç akademisyen ve işadamının başlattığı beyin fırtınaları, 1974’de siyasilerin de toplantılara davet edilmesiyle kapsamını genişletti. 1987’de ise Dünya Ekonomik Forumu adıyla toplanmaya başlayan dünyanın önde gelen işadamları, siyasetçileri dünyanın en önemli sorunlarına çözüm arayışına girdiler. Her yıl İsviçre’nin Davos kasabasında yapıldığı için Davos Zirvesi olarak anılan bu toplantılara sanatçılar, kanaat önderleri, gazeteciler ve bürokratlar da katılıyor. Değişik güvenlik seviyelerinde yapılan toplantılar oluyor. Kamuya açık yapılanların yanı sıra özel davetiyelerle aylar öncesinden rezervasyonları yapılan, oldukça yüksek ücretler ödenerek katılım sağlanabilen ve gizlilik seviyesi yüksek toplantılar da gerçekleştiriliyor. Davos Zirvesi bağımsız bir platform olarak değerlendiriliyor. Her yıl düzenlenen Davos toplantılarından çok önemli kararlar veya yaptırımlar çıkmıyor. Ancak, şimdiye kadar çıkan en önemli karar nedir, diye sorulacak olursa; BRICS Ülkeleri(Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) tarafından, Uluslararası Para Fonu (IMF)’ye rakip olabilecek Kalkınma Bankası’nın temelleri yine bir Davos Zirvesi’nde atılmıştı.
Davos’ta şirket CEO’ları, işadamları ve devlet başkanları bir araya gelerek, dünyadaki önemli sorunlara çözüm arama fırsatı yakalıyorlar. 2016 yılı Davos Zirvesi’ne katılan 2500 kişiden 1000 tanesi küresel şirketlerin üst düzey yöneticileri oldu. Kırkı aşkın ülkenin liderleri, ünlü kişiler de toplantılarda yer aldılar. Ülkeler, kendileri için önemli, farkındalık yaratılması gerektiğini düşündükleri konuları da bu platformlarda öne çıkartma fırsatı yakalıyorlar. Türkiye bu yıl, Urfa’da 2011 yılında ortaya çıkarılan ve dünyanın en eski yerleşim bölgesi olarak tanımlanan Göbekli Tepe’yi gündeme getirme fırsatı yakaladı. Unesco tarafından Dünya Mirası adayı olarak gösterilen bu tarihi bölgeyi, özel bir Türk firması sponsorluğunda dünya kamuoyu ile paylaştı.
Dünya Ekonomik Forumu, merkezi İsviçre’nin Cenevre kentinde olan uluslararası bir vakıftır. Vakıf yıl içinde dünyanın değişik yerlerinde bölgesel toplantılar da düzenliyor. 2008’den beri Avrupa ve Orta Asya, Uzak Doğu, Rusya, Afrika, Orta Doğu ve Latin Amerika bölgesel toplantıları düzenlediler. 2008’de Forum Dubai’de dünyanın 68 farklı probleminin tartışıldığı ve küresel bazda 700 kadar uzmanın katıldığı Küresel Gündem Zirvesi gerçekleştirmiştir. Ayrıca her yıl Çin’de düzenlenen Yeni Şampiyonlar Konferansı da çok ses getiriyor.
2016 Davos Zirvesinde Ele Alınan Konular
Bu yıl Davos Zirvesi’nde üst başlık olarak “Dördüncü Sanayi Devrimi” kullanıldı. Bununla kastedilenin “Nesnelerin İnterneti” olduğu vurgulandı. Birinci Sanayi Devriminde su ve buhar gücünün kullanımı, ikincisinde elektrik enerjisi, üçüncüsünde ise elektronik ve bilişim teknolojilerinin birlikte kullanıldığını söyleyebiliriz. Dördüncü Sanayi Devrimi, sanal ve fiziksel sistemlerin, internete bağlı nesnelerin üretim sahasında kullanımı olarak tanımlanıyor ve endüstriyel alanda köklü değişimlerin olacağı belirtiliyor.
2016 yılı Davos Zirvesinde öne çıkan konular:
1- Robotların Yükselişi: Otomasyon sistemlerinin ve akıllı makinelerin daha çok hayatımıza girmesi, Dördüncü Sanayi Devriminin bir parçası olarak düşünülüyor. Bu durum “fiziksel, dijital ve biyolojik alanların kaynaşması” olarak nitelendiriliyor.
2- Terörizm ve Göç:Terörizm gündemin en önemli konuları arasında yerini aldı. Afrika’da ve Orta Doğu’da özellikle başlayan iç savaşlar, huzursuzluklar nedeniyle insanlar ülkelerinden, yaşadıkları topraklardan göçe zorlandılar. Can güvenliği kalmayan bu kişilerin gittikleri ülkelere entegrasyonu sorun haline geldi. Liderler ve insani yardım kuruluşu yetkilileri, göçmenler konusunda daha iyi bir entegrasyonun nasıl yapılabileceğini tartıştılar. Türkiye, 2011 yılından beri ülkeye sığınan 2,5 milyon Suriyeli mülteci için yaklaşık 8 milyar dolar civarında bir para harcadı. Buna karşılık AB’nden sadece 3 milyar Euroluk bir desteğin gelmesi, bu durumun sürdürülebilir olması için çok zor görünüyor. Suriyeli göçmenler için Türkiye’de istihdam olanaklarının araştırılması da bu sürece denk geliyor.
3- İklim Değişikliği: Paris’te,21. BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansına katılan 196 ülke tarafından kabul edilen anlaşmaya istinaden, Davos’ta iklim konusu tekrar ele alındı. Küresel ısınmanın yıllık ortalama 2 santigrat altında tutulması için neler yapılması gerektiği ele alındı. Önümüzdeki on yıllarda daha çok iklim değişikliği konusunun tartışılacağı çünkü iklimdeki değişikliklerin, kuraklık, seller ve doğal afetlerin göç hareketlerini tetikleyen unsurlardan olduğu vurgulanıyor.
4- Siber Suçlar ve İnsan Hakları: Dijital iletişimde kişisel bilgilerin korunması, siber suçlarla mücadele en önemli konulardan birisi haline geldi. Çünkü kişisel banka bilgileri ya da ülkelerin güvenlik bilgileri kötü niyetli grupların ellerine geçiyor ve tehdit unsuru olarak kullanılıyor. Bu alana daha fazla yatırım yapılıp gereken önemlerin alınması tartışılıyor. Telekomünikasyon devriminin hukuki ve ahlaki altyapısında ortaya çıkan açıklar, bilgilerin kötüye kullanımına yol açıyor.
5- AB’nin Geleceği: Orta Doğu’daki büyük sorunlar nedeniyle, AB’nin geleceğinin tartışılması daha alt seviyeler inmiş görünüyor. Ancak, bölgesel birlikteliğin kaderinin ne olacağı özel olarak ele alınan konulardan birisi oldu. AB içinde ortaya çıkan sorunlar, Yunanistan’ın devam eden ekonomik sorunları, İngiltere’nin AB’dan çıkma ihtimali tartışılan konular arasında yer aldı.
6- Sağlık ve İlaç Sanayi: Dünyada en büyük sektörlerden ikisi de sağlık ve ilaç sanayi. Bu alanda yapılan çalışmalar, özellikle kanser ve obezite ile mücadele, bu sektörlerin geleceğini etkiliyor. Kanser hastalığına karşı ilaç çalışmaları, oğlunu bu hastalık nedeniyle kaybeden ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden tarafından Davos’ta ön plana çıkartıldı.
7- Küresel İktisadi Eşitsizlik ve Refahın Dengesiz Dağılımı:Yoksullarla zenginler arasındaki gelir farkında var olan uçurumun daha da derinleşmesi ele alındı. İngiliz Yardım Kuruluşu Oxfam’ın yaptığı araştırma, dünya nüfusunun yüzde 1’ini oluşturan en zenginlerin toplam mal varlığının geri kalan yüzde 99’un toplam gelirine eşit olduğunu ortaya koydu. Dünyada her 9 kişiden birisi yeterli beslenemiyor ve 1 milyardan fazla insan günde 1.25 dolarla geçinmek zorunda kalıyor. Bu eşitsizlik her geçen gün olumsuz yönde bozuluyor. 2009’da en varlıklılar dünya gelirinin yüzde 44’üne sahipken, 2015’te yüzde 58’ine sahip hale gelmişler. Yani, zenginler daha zengin, fakirler daha fakir hale geliyor.
Davos 2016’da gündemde olanlardan birisi de ‘piyasa çalkantısı’ ne olacak konusuydu. Hem enerji fiyatlarında yaşanan devrimin hem de küresel ekonomik krizin özellikle Çin’deki gelişmeler, başta kredi piyasaları olmak üzere küresel dinamikleri olumsuz olarak etkiliyor.
8- Piyasa Dalgalanmaları: 2016 yılında piyasaların seyri nasıl olacak? Dünya yeni bir küresel krize doğru mu gidiyor? 2008 küresel ekonomik krizinden sonra ABD ekonomisindeki yavaşlamaya çözüm olarak FED tarafından gerçekleştirilen Parasal Genişleme Programı neticesinde piyasaya büyük miktarlarda para sürüldü. Bunları değerlendiren küresel yatırımcılar bu paraları gelişmekte olan ülkelerde altyapı inşaatları, köprüler, barajlar, otobanlar ve enerji santrallerinde kullandırdılar. Bu kaynaklar gelişmekte olan ülkelerde ekonomide canlanma, istihdamda yükseliş ve büyüme rakamlarında artışa neden oldu. Fakat ABD ekonomisindeki olumlu sinyaller gelmeye başlayınca FED, Parasal Genişleme Programını sonlandıracağını ve faiz artışı yapacağını söyledi. Küresel yatırımcılar bu haberle hızla gelişmekte olan ülkelerden çekildiler. Bu ülkelerin ekonomilerinde daralma, büyüme rakamlarında ciddi düşüşler ortaya çıktı. Özellikle 2015 yılına damgasını vuran Çin ekonomisindeki büyümede yaşanan düşüş, Çin’le ticaret yapan birçok ülkenin ekonomilerine olumsuz etkiledi. Davos’ta bu konu detaylı olarak ele alındı ve 2016 yılında küresel büyüme rakamlarının ne yönde olacağı tartışıldı.
9- Davos’ta ele alınan ve uzun zamandır da dünya ekonomisini meşgul eden enerji fiyatlarında özellikle petroldeki hızlı fiyat düşüşününnedenleri ve 2016 yılında petrol fiyatlarının nasıl seyredeceği yönündeki tahminleri daha detaylı olarak ele alalım.
Petrol Fiyatlarını Etkileyen Unsurlar
Petrol fiyatları sadece ekonomik olarak ele alınacak bir konu değildir. Petrol fiyatlarında her zaman bir siyasi arka plan mevcuttur. Petrolün fiyatlandırılmasında öncelikle arz, talep ve uluslararası para piyasalarındaki gelişmelere bakmak gerekiyor.
Petrol Arzı: Petrol arzı özellikle ABD tarafından artırılıyor. 2006 yılından beri kaya gazı ve kaya petrolü üretimine başlayan ABD, 2008 krizinden sonra enerji politikalarını değiştirerek bu alana daha fazla yatırım yapmaya başladı. 1971 yılından beri yasak olan petrol ihracatı geçtiğimiz yılsonunda kaldırıldı ve ABD ilk petrol satışını da AB’ne gerçekleştirdi. OPEC ülkelerinde ise, piyasayı kaya gazı ve kaya petrolü üreten firmalara kaptırmamak için, onlar da kotalarını azaltmayacaklarını açıkladılar. Günlük petrol ihtiyacı 30 milyon varil civarında olan dünyamızda her gün ortalama olarak 31,5 milyon varil petrol üretiliyor. Fazladan üretilen 1,5 milyon varil petrol, büyük maliyetlerle depolanıyor. Bu konunun da sürdürülebilir olması mümkün değil. İç savaşların, çatışmaların olduğu Libya ve Irak gibi ülkelerde petrol arzının düşmesi bekleniyordu fakat tam tersi olarak petrol arzı bu ülkelerde de yükseldi
Petrol Talebi:Ekonomilerin daraldığı bu dönemde her türlü emtiaya talep düşüyor. Petrol da bu daralmadan nasibini aldı. Özellikle Çin’deki daralma petrolün talebini oldukça düşürdü.Bunun yanı sıra, gelişen ülkeler enerji verimliliği konusunda oldukça başarılı çalışmalar gerçekleştirdiler. Daha az petrol ve türevi ürün kullanarak daha fazla enerji elde etmeye başladılar.
Uluslararası Para Piyasalarındaki Gelişmeler: FED’in faiz artışı kararı alması neticesinde dolara talebin artması ile dolar fiyatları çok yükseldi. Ülke para birimleri karşısındaki bu yükseliş, özellikle gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerine yansıdı. Örneğin Rus rublesi yüzde 50 oranında değer kaybetti. Alım gücü zayıfladı.
Petrol Fiyatlarının Ülkelere Etkileri
Petrol fiyatlarındaki düşüş, özellikle petrol ihraç eden ülkeleri büyük ölçüde vurdu. Örneğin Rusya uzun zamandır zaten, Ukrayna ve Kırım’a müdahalesi nedeniyle yaptırımlarla karşı karşıya olan bir ülkeydi. Doların artışı ve petrolün düşüşü Rus ekonomisini kötü yönde etkiledi. OPEC ülkelerinden Suudi Arabistan’a baktığımızda nerdeyse ekonomisinin yüzde 90’ı petrole dayalı bir ülke görüyoruz. Düşen petrol fiyatları ülkede 100 milyar dolara varan bütçe açıklarına neden oldu. Önceleri bunu döviz rezervleri ile karşılamayı başaran Suudi Arabistan son dönemde ciddi sıkıntılar yaşamaya başladı. Ekonomileri tek bir endüstriye dayalı olan ülkelerde, Suudi Arabistan gibi, o endüstride yaşanan olumsuz değişiklik direkt ülke ekonomisini büyük ölçüde etkiliyor. Petrol ihraç eden ve milli gelirinin büyük kısmını bu emtiadan elde eden ülkeler için petrol fiyatlarındaki büyük düşüş, o ülkelerde endüstriyel farklılaşmaya gidilmesi konusunu da gündeme getirdi. Norveç de petrolden gelir elde eden bir ülke ancak 20.138 dolar kişi başı gelire sahip Suudi Arabistan’a karşılık, 76.266 dolarlık kişi başına düşen gelirle Norveç büyük fark yaratıyor. Teknoloji yatırımlarının ve gelir dağılımdaki adaletin önemi de burada ortaya çıkıyor. Kişilerin refah seviyesi yükseldikçe kaliteli yaşam standartları da artıyor.
Yine petrole dayalı geliri olan bir başka ülke Azerbaycan’da, kamu gelirlerinin yüzde 75’i, ihracatın yüzde 95’i, milli gelirin de yüzde 40’ı petrolden gelen gelire dayanıyor. Bu ülke de özel önlemler almak zorunda kaldı. Çünkü ulusal para birimlerinin dolara karşı kaybı, petrol gelirlerindeki kayba eklenince ülke ekonomilerinde ciddi sıkıntılar yaşanmaya başladı.
Bölgede, uzun yıllardır uygulanan ambargoların kaldırılması ile yeni bir aktör olarak ortaya çıkan İran da petrol fiyatlarını etkileme potansiyeline sahip bir ülke konumunda. Gerçi düşük petrol fiyatları, İran ekonomisinin toparlanma sürecini olumsuz etkileyecek. Ayrıca uzun yıllardır kullanılmayan petrol ve doğal gaz tesislerinin bakım-onarım çalışmaları için 185 milyar dolarlık bir yatırım yapılması gerektiği belirtiliyor. İran’ın ambargo altındaki parası olan 100 milyar doların bile bu masrafı karşılaması zor görünüyor. Ancak İranlı yetkililer hemen Avrupalı liderlerle görüşmelere başladırlar. Yetkililer, günlük petrol üretim hedeflerini 1 milyon varile çıkartmayı düşündüklerini açıkladılar. Eğer İran bunu başarır ve diğer petrol üreticileri de arzı azaltmazlarsa petrol fiyatlarının daha da düşmesi beklenebilir.
2016 yılında petrol fiyatlarının nasıl bir seyir izleyeceği yukarıda bahsettiğimiz birçok parametrenin birlikte değerlendirilmesi ile ortaya çıkacak. Petrol ihraç eden ülkelerin farklı pazar arayışlarının devam edeceğini ve bunun da kıyasıya bir rekabetin habercisi olduğunu söyleyebiliriz.
* Bu makale TSE Standard, Ekonomik ve Teknik dergisi Ocak 2016 sayısında yayınlanmıştır.
