Küresel Sürdürülebilirlik İçin Yeşil Ekonomi, Yeşil Büyüme*

Peyman Yüksel

Ekonomist  

Dünyanın en büyük ekonomisine sahip gelişmiş yedi ülkeden oluşan G7 Grubu’nun 8-9 Haziran’da Kanada’da yapmış olduğu 44. G7 Liderler Zirvesi, haziran ayına damgasını vurdu. 1998’den 2014’e kadar sekiz ülkenin üye olduğu ve G8 olarak bilinen grup, 2014’te Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi nedeniyle gruptan çıkarılmasının ardından G7 olarak anılmaya başlanmıştı. Bu yıl dönem başkanlığını Kanada’nın yaptığı ve Avrupa Birliği’nin (AB) de temsil edildiği G7 zirvesine Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nden yetkililer katıldı. G7 Liderler Zirvesi’nde ortak bildirisinden son anda onayını çeken ABD Başkanı Donald Trump başkan olduktan sonra Kanada’ya ilk ziyaretini gerçekleştirmişti.  Trump’ın Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi’nden, Paris İklim Anlaşması ve İran ile yapılan nükleer anlaşmadan (JCPOA) çekilmesi, NAFTA’yı yeniden müzakereye açması, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’nı (TTIP) beklemeye alması ve Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararı ABD ile G6 ülkeleri arasında derin görüş ayrılıklarına sebep oldu. Grubun ABD dışındaki altı üyesi ile AB temsilcisi, Trump’ın ABD ticaret eylemleri konusundaki uygulamalarından “endişe ve hayal kırıklığı” duyduğunu açıkladılar.

ABD Başkanı Donald Trump’ın ticaret yaptığı ülkelere karşı takındığı olumsuz görüş ve ithalata gümrük vergileri uygulaması uzmanlarca hem Amerika’yı hem de ticaret yaptığı diğer ülkelerin ekonomilerini riske atıyor. Ekonomist Nouriel Roubini bu konuya dikkat çekiyor. Roubini; global ekonomilerin birbirleriyle senkronize bir şekilde büyüdüğünü ve bunun iş dünyasında ve tüketicilerde güven yarattığını ancak FED’in faiz artışlarının ve ABD ile Çin arasında olası ticaret savaşının etkisiyle bu güvenin bozulmaya başladığını ileri sürüyor. Euro Bölgesi’ndeki yavaşlamayı İngiltere ve Japonya ekonomilerinin takip ettiğini, şimdi de ticaret savaşlarının gündeme geldiğini ve bu gelişmelerin ekonomik büyümede kırılma anı olabileceğine dikkat çekiyor.

ABD ile AB arasında başlayan ve Türkiye’yi de içine alarak çok sayıda ülkeye yayılan ticaret savaşında Türkiye, ABD’nin Türkiye’den ithal ettiği demir ve çelik ürünlerine ek gümrük vergisi uygulamasının ardından harekete geçti. Alınan yeni vergi kararına ‘ABD’den ithal edilen’ yerine ‘ABD menşeli’ eşyalar ifadesi yazıldı. Bu ifadeye göre, listeye alınan 22 mal grubu eşya ve mallar ister ABD’den direkt ithal edilsin, isterse başka bir ülke üzerinden yurda sokulsun; direkt gümrük vergilerine tabi tutulacak. İçki, sigara, otomobil, kağıt, pirinç, makyaj malzemesi gibi ürünlere uygulanacak bu vergilerin uygulanmasının ardından Türkiye’deki fiyatlarında zam bekleniyor.

Amerikan Merkez Bankası (FED), 2018 yılı için dört adet faiz artışı yapacağını öngörmüştü. Bu yılın ilk faiz artışını mart ayında yapan FED beklentiler doğrultusunda faizleri yüzde 1,5-1,75 bandına getirmişti. Haziran ayı toplantısından çıkan kararla da yine 25 baz puanlık artışla faizler yüzde 1,75-2,00 aralığına yükselmiş oldu. Böylece FED, 2015 yılından bu yana 7. faiz artırımını yapmış oldu. FED’den bu yıl iki faiz artışı daha bekliyor. ABD’de faizler arttıkça Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerden para çıkışı ivme kazanıyor. Kararın ardından dolar/TL’nin 4,67 seviyesini aştığı görüldü.

Dünya Bankası (DB) “Küresel Ekonomik Beklentiler” raporunun Haziran 2018 sayısını “Gelgitlerin Dönüşü” başlığıyla yayımlandı. DB raporunda küresel ekonominin bu yıl geçen sene olduğu gibi yüzde 3,1 büyüyeceği tahmininde bulundu. Küresel ticarette artan korumacılığın ve gümrük tarifelerinin artırılmasının büyüme beklentilerinde belirsizliğe neden olduğu belirtilen raporda; “Ticarette 2008-2009 küresel finansal krizindekine eşdeğer kayıplara yol açabilir. Bunun özellikle gelişen ve yükselen piyasa ekonomileri için ciddi sonuçları olur.” uyarısına yer verildi. Çin’in bu yıla ilişkin büyüme tahmini yüzde 6,4’ten yüzde 6,5’e yükseltilirken, ABD ekonomisinin bu yıl yüzde 2,7, gelecek yıl ise yüzde 2,5 büyüyeceği öngörüldü. Japonya’ya yönelik 2018 tahmini yüzde 1,3’ten yüzde 1’e çekilirken, Hindistan’ın dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olarak öngörüldüğü bu yıl için yüzde 7,3, gelecek iki sene için yüzde 7,5 büyümesinin düşünüldüğü belirtildi.

Özellikle G7 gibi gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ekonomileri büyürken enerji ihtiyacının büyük oranda fosil yakıtlara dayalı olması, kirlilik yaratan üretim ve tüketim faaliyetleri, tükenebilen doğal kaynakların bilinçsizce harcanması çevresel ve sosyal sorunları artırmakta, gelecek nesiller için sürdürülebilir bir yaşamın sağlanmasını tehlikeye atmaktadır. Yeşil ekonomi ve onun çerçevesini oluşturan Yeşil Yeni Düzen, dünyadaki tüm iktisadi faaliyetlerin çevresel amaçlarla yeniden tasarlanması gerektiğini savunur. Bu bağlamda, küresel ölçekte yeşil bir ekonomik dönüşüm için mali politikalarda ciddi dönüşüme ihtiyaç bulunmaktadır.

Küresel Sürdürülebilirlik İçin: Yeşil Ekonomi, Yeşil Büyüme

Küresel ticarette savaşlar süredursun bir yandan da sürdürülebilir büyüme ve kalkınmaya dair çalışmalar devam ediyor. Yeşil Ekonomi, Yeşil Büyüme kavramları tam da bu anlamda küresel ekonomiyi daha bilinçli bir tüketime, çevreyi ve doğayı koruyan bir yapıya yöneltiyor.

İlk kez Haziran 2012’de Brezilya’nın Rio kentinde düzenlenen Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı’nda dile getirilen Yeşil Ekonomi kavramının kapsamını BM şu şekilde çerçevelendirmiştir:

  • Ülkelerin atıkları azaltarak doğal kaynakları sürdürülebilir, daha etkin ve çevre etkisini en aza indirgeyerek yönetme becerisine sahip olması,
  • Ülkelerin yeşil ekonomi politikalarını uygulamaya koyması,
  • İş dünyası ve sanayi sektörünün gerektiği şekilde ve ulusal mevzuata uygun doğrultuda sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlayan adeta bir yol haritası.

Sürdürülebilir kalkınma hedefine ulaşmak için mevcut çabalara ivme kazandıracağı düşünülen Yeşil Büyüme ise;

  • Doğal kaynakları verimli kullanan,
  • Çevresel bozulmaları önleyen,
  • Yoksulluğu azaltırken sosyal refahı ve istihdamı artıran,
  • Yenilikçi, verimli ve temiz teknolojileri destekleyen bir ekonomik gelişme ve büyüme aracı olarak görülmektedir.

Kavramsal çerçevesinde uzlaşı sağlanamayan yeşil büyüme paradigmasını ülkelerin aynen kabul etmesi yerine her ülke kendi yeşil büyüme senaryosunu/stratejisini oluşturarak küresel sürdürülebilirliğe katkısını kendi imkân ve fırsatları ölçüsünde ortaya koymalıdır.[1]

Türkiye Seçimini Yaptı

Türkiye’de seçmenler, 24 Haziran 2018 tarihinde yeni sistemin ilk seçimini yaparak sandık başına gittiler. İlk turda sonuçlanan seçimde, Recep Tayyip Erdoğan yeni sistemin ilk cumhurbaşkanı oldu. Aynı seçimde partiler de meclis için yarıştaydı. Katılımın yüzde 86 gibi oldukça yüksek bir oranda gerçekleştiği seçimde; AK Parti 295, CHP 146, MHP 49, HDP 67 ve İYİ Parti 43 milletvekili ile mecliste toplamda 600 sandalye sayısına ulaştılar.

Yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde Cumhurbaşkanlığı Teşkilat Yasası, yeni bakanlıklar ile ofisler ve kurullar oluşturulacak. Finans, İnsan Kaynakları, Dijital Dönüşüm ve Yatırım Ofisleri yani sıra Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu; Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu; Ekonomi Politikaları Kurulu; Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu; Hukuk Politikaları Kurulu; Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu; Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu; Sosyal Politikalar Kurulu ve Yerel Yönetim Politikaları Kurulu da Cumhurbaşkanı’na bağlı çalışacak. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ekonomi yönetimine de köklü değişiklikler getiriyor. Ekonomi alanındaki 6 olan bakanlık sayısı yeni yönetim siteminde Hazine ve Maliye, Sanayi ve Teknoloji ile Ticaret bakanlıkları olarak 3 bölümde toplanacak.

DB’nın “Küresel Ekonomik Beklentiler” raporunda Türkiye’ye ilişkin büyüme beklentilerinin değiştiği ve beş ay önceki raporda yüzde 3,5’lik bir büyüme öngörüsünün bu yıl için yüzde 4,5, gelecek iki sene içinse yüzde 4 olarak güncellendiği görüldü.

Türkiye ekonomisi, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine 2018 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 7,4 ile yüzde 7 olan beklentilerin hafif üzerinde büyüdü. Ekonomistler bu yılın ilk çeyreğinde büyümenin 2017 yılına benzer olmasını beklerken yılın bundan sonraki döneminde ise bir yavaşlama öngörüyorlar. 2017 yıl sonu itibariyle 10 bin 597 dolar olan kişi başı milli gelir ise 10 bin 782 dolara yükseldi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) haziran ayı enflasyon rakamlarını duyurdu. Buna göre enflasyon, haziran ayında yüzde 2,61 artarken, yıllık bazda yüzde 15,39’a ulaştı. Haziran ayında soğan (% 82,50) ve patatesin (c,34) zam şampiyonları olması dikkat çekti.

TÜİK 2017 yılına ait bölgesel işsizlik, istihdam ve işgücüne katılıma yönelik verileri açıkladı. Buna göre; en düşük işsizlik oranı yüzde 3,6 ile Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin, Gümüşhane illerinin yer aldığı TR90 bölgesinde gerçekleşirken, Türkiye’nin bölgesel işgücü piyasası verilerine göre en yüksek işsizlik oranı, yüzde 26,9 ile Mardin, Batman, Şırnak, Siirt illerinin içerisinde yer aldığı TRC3 bölgesi olarak belirlendi. İşsizlik oranı martta geçen yılın aynı ayına göre 1,6 puan düşüşle yüzde 10,1 oldu. İşsiz sayısı 432 bin kişi azalarak 3 milyon 210 bin kişiye düştü.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), 25. Olağan Genel Kurulunu haziran sonunda gerçekleştirdi. Daha önce İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten İsmail Gülle, TİM Başkanlığına seçildi.

TİM 2018 yılı Haziran ayı ihracat rakamlarını açıkladı. Haziran ayında ihracat geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 5 artarak 12,6 milyar dolara yükseldi. Son 12 aylık ihracat ise 161,5 milyar dolara ulaştı. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı idari kayıtlarından derlenen resmi olmayan geçici dış ticaret verilerine göre ise ithalat 18 milyar 480 milyon dolar olarak gerçekleşti. Son 12 aylık dönemde, ihracat bir önceki yıla göre yüzde 9,2 oranında artış ile 161 milyar 898 milyon dolar, ithalat ise yüzde 19,9 oranındaki artış ile 248 milyar 472 milyon dolar oldu. Dış ticaret hacmi bir önceki yıla göre yüzde 15,4 oranında artarak 410 milyar 370 milyon dolar olarak gerçekleşti. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 65,2 oldu.

Türkiye’de üretilmeyen ürünlere vergisiz ithalat yolu açıldı. 1 Temmuz’dan itibaren Türkiye’de üretimi bulunmayan 1882 adet ham maddede gümrük vergileri sıfırlanacak. Söz konusu ürünler, tekstil, demir-çelik, elektrik-elektronik ürünleri ile bazı özel tanımlı kimyasallardan oluşuyor.

Haziran ayı gerek G7 Liderler Zirvesi’nde yaşananlar gerek ABD ve Çin arasında başlayıp AB’ye oradan da diğer birçok ülkeye sıçrayan ticaret savaşları nedeniyle oldukça hareketli geçti. Ülkemizde de 24 Haziran seçimlerinin ile yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişte ilk adım atıldı. Yeni sistemde özellikle Ekonomi Politikaları Kurulu’nun uygulamaları bizler için yol gösterici olacaktır.

*Bu makale TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergisi Haziran 2018 sayısında yayınlanmıştır.

[1] Türkiye Sürdürülebilir Kalkınma Raporu- Geleceği Sahiplenmek, 2012 UNDP, Türkiye- Sf 39 http://www.tr.undp.org/content/turkey/tr/home/library/environment_energy/turkeys_sustainable_development_report_claiming_the_future_2012.html

Scroll to top
error: