Yeri Küçük Önemi Büyük Haberler

[siteorigin_widget class=”SiteOrigin_Widget_Image_Widget”][/siteorigin_widget]

Çağdaş uygarlık düzeyine, bize dayatılanlarla değil, bizim birey olarak, kendimizi yetiştirmemizle, topluma kattığımız artı değerlerle, bizi geriye değil ileriye götürecek söylemlerimizle, ulaşabiliriz.

Gazetelerin, iç sayfalarında, küçük puntolarla yayınlanmış bazı haberler vardır. Hepimiz, farklı gazeteleri aldığımız için, genelde sadece aldığımız gazetede, bu haberlerin bir kısmına göz gezdirip geçeriz. Diğer gazetelerde olanlardan ise haberimiz olmaz. Çünkü medyanın bize çok önemli olarak gösterdiği koca koca resimlerle, tam sayfa yer ayırdığı haberler, daha cazip, iştah kabartıcı, üzerinde çok söz söylenecek, sadece o güne değil birkaç güne yayılacak,  bu sayede de satış garantisi sağlayacak türdendir. Bu çok önemli!! haberlerin arasına sıkışmış, sayfanın altında, az yer kaplayan, çoğu zaman resimsiz, çok da cazip gösterilmeyen haberler ise önemsiz görünmektedir. Bunun yanı sıra, yine diğer çok önemli!! haberlerden gözümüzü alamadığımız için, ekonomi sayfalarında, tam sayfa bile yayınlansa, üzerinde durmadığımız ama aslında ülke ekonomisi için çok çok önemli olan haberler bile bazen, hak ettiği ilgiyi görmezler.

Bunlardan birkaç tanesine göz gezdirelim ve önemli olup olmadıklarına birlikte karar verelim:

– Her yıl asfaltlara 4 milyon YTL gömüyoruz.[1]

Avrupa’da bir asfalt yol 3 yılda bir yenilenirken Türkiye’de yeni yapılan bir yol en fazla 1.5 yıl dayanıyor. Asfaltın içeriğini oluşturan ve ona en büyük katma değeri sağlayan madde petrolden elde edilen zift, bir diğer ise bitüm adı verilen bir madde. Türkiye, her ikisini de ithal etmek zorunda.

Her türlü maddeyi dönüştürmeyi başaran Batılı şirketler asfaltta da geri dönüşüm sürecini uzun bir süredir kullanıyor.  Türkiye’de geri dönüşümlü asfalt kullanımının yüzde 1’e bile ulaşmadığı belirtiliyor.

“Yenilenecek yollardan kazınan asfalt çöpe gidiyor” diyen Altay Coşkunoğlu, Avrupalı ülkelerin bu asfaltı ekonomiye yeniden kazandırdığını söylüyor. Asfaltın içindeki petrol ürünlerinin çevreye çok büyük zararı olduğunu ve doğadan uzun süre silinmediğini belirten Coşkunoğlu, geri dönüşüm ile hem çevrenin hem de ülke kasasının korunduğunu belirtiyor.

– Çöpte AB standardı için 25 milyar dolar yatırım gerekiyor[2]

Avrupa Birliği ülkeleri sadece 2005 yılında 20.5 milyon ton ambalaj ve 1.6 milyon ton plastik atığın geri dönüşümünü sağlarken, Türkiye, 2007 yılında yalnızca 375 bin ton atığı dönüştürerek ekonomiye kazandırdı.

ÇEVKO Yönetim Kurulu Başkanı Okyar Yayalar, geri dönüşümün yapılabilmesi için atıkların evlerde ve toplama alanında ayrıştırılması gerektiğini , “En önemli görevin bireylere ve belediyelere düştüğünü söylüyor. Avrupa’da tüm belediyeler çöpleri ayrıştırıyor, Türkiye’de ise 3 bin 215 belediyeden sadece 11’inde düzenli depolama yapılıyor.

–  29 Ocak 2006 yılından bir haber:

4 Adet Baraj : 1988’den beri yapımları bir türlü bitmeyen Bursa’nın su ve tarımsal sulama ihtiyaçlarını karşılayacak Nilüfer, Boğazköy ve Babasultan barajları bu yıl tamamlanıyor. Ayrıca elektrik üretimi ve Ulubat (Apolyont) Gölünün de kurumadan temiz ve canlı kalmasını sağlayacak olan Çınarcık Barajı da 2007 yılında bitmiş olacak. 1988’den bu yana toplam maliyetleri 400 milyon$ı aşacak.[3]

Şimdi tek tek bakalım:

Nilüfer barajı: 12 yıl önce temeli atılan baraj 2007’nin Aralık ayında hizmete açılmış.

Boğazköy barajı: Bursa’nın Yenişehir İlçesi’nde milyonlarca YTL harcanarak 15 yılda bitirilen Boğazköy Barajı, İnegöl ilçesi ile Yenice beldesinden gelen evsel ve sanayi atıkları sebebiyle su tutamıyor.

[siteorigin_widget class=”SiteOrigin_Widget_Image_Widget”][/siteorigin_widget]

Küresel ısınma sebebiyle bir litre suya bile muhtaç durumdaki Yenişehir’in her türlü sebze ve meyve yetişen verimli ovasında, Boğazköy Barajı’nda su tutulamadığı için ciddi anlamda sıkıntı yaşanıyor. 1 yıllık gecikme Yenişehir’in 25 milyon YTL kaybetmesine sebep oluyor.

Babasultan Barajı:1988 yılında temeli atılmış olan bu baraj hala tamamlanmamış. 2009 yılında hizmete girmesi planlanıyor. ( 21 yıldır hala bitirilememiş)

Çınarcık Barajı: 1996 yılında yapımına başlanan ve halen devam eden ÇINARCIK BARAJI’nın 2020 yılına kadar Bursa’nın su ihtiyacını karşılamak amacıyla projelendirildiği ancak, bugünkü durumda suyun, ancak hidroelektrik santrali için yeterli durumda olduğundan Bursa’ya verilecek su kalmadığı, yine bir yerel gazetede haber yapılıyor.

Su yerine enerji üretilecek, sanayi gelişecek, peki Türkiye’nin en zengin tarım arazilerinden olan bu bölgede üretilemeyecek tarım ürünleri nasıl karşılanacak? Halkımız ileride sanayi ürünleriyle mi karnını doyuracak yoksa ülkemizde yetişebilecekken meyve ve sebzemizi ithal mi edeceğiz? Yörede etkin olan sanayi firmalarının, sadece kendi işlerini değil ülkemizi de düşünmeleri gerekmez mi? Son yıllarda yaşadığımız susuzluk probleminin, organize sanayi bölgelerine nasıl etkileri olmuştu, hatırlayalım: Procter and Gamble fabrikasını susuzluk nedeniyle kapattı… Sırada daha 90 fabrika var… (19/12/2006)

Bir de şu habere bakalım. Benim izleyebildiğim kadarıyla sadece bir TV kanalında ana haber bülteninde yayınlandı. İnternette sadece bir yazı var konuyla ilgili.

Bu haber, diğerleri kadar hatta onlardan bile daha önemli ve daha vahim:

–  İstanbul’un Kenar Semtlerinde Gündüz Diskolarının Sayısı Arttı[4]

Bağcılar’da,  Gaziosmanpaşa’da açılan, her geçen gün sayıları artan gündüz diskoları… Liseli gençlerin okul çıkışlarında ya da okulu kırıp geldikleri eğlence merkezleri buraları.  Normal diskoların aksine gündüz 12’den gece 10’a kadar açık olan diskolarda yaş sınırı 18 olsa da gidenler çok daha küçük yaşta görünüyorlar. İçerisi tıklım tıklım gençlerle dolu… Yüksek sesli müzik eşliğinde liseli gençler dans ediyorlar…

Peki ama nerden çıktı bu İstanbul’un merkeze uzak semtlerinde birer pıtrak gibi her gün bir yenisi açılan gündüz diskoları ve neden bu yerler bu denli rağbet görüyorlar?

İstanbul kenar semtlerinde yaşayan gençlerin modern hayata tutunmak, televizyonda gördükleri ve özendikleri hayata eklemlenmek için gittikleri bu gündüz diskoları sadece birer eğlence mekanı olarak kalsa aslında varlıkları iyi bile olabilir…

Ama İstanbul’un kenar semtlerindeki böyle gündüz diskolarında el altından alkol, hatta kimilerinde uyuşturucu satışı işin içine girince bu diskolar aslında birer tehlike çanı gibi çalıyor.

Şimdi gelelim, ekonomi sayfasında, aynı konuda, 2 ay arayla yayınlanan, bir başka habere.

–   “Rusya’nın Türkiye ve Ukrayna’yı by-pass ederek hazırladığı Güney Akım doğalgaz boru hattının güzergâhı üzerine yapılan ilk etütler, süreci yeni bir boyuta taşıdı. Türkiye’den AB ülkelerine doğalgaz aktarmayı amaçlayan Nabucco’ya alternatif olarak Rusya ve İtalya tarafından geliştirilen hattın Türkiye dahil edilmeden gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığı ifade ediliyor.’’ [5]

 ‘’Rusya’nın yeni boru hattı projelerini tek tek Yunanistan ve Bulgaristan gibi ülkelere kaydırmasıyla birlikte, Türkiye’nin “Enerji hatlarının en ideal geçiş ülkesi olma” iddiası giderek zayıflıyor. Akdeniz ve Karadeniz’e en uzun sahil şeridine sahip olan ülke olma özelliği bulunan Türkiye, Rus petrolünün Akdeniz’e ulaştırılması projelerine bile dahil edilmiyor.

Türkiye’nin çok güvendiği Nabuccu projesine önceleri destek veren AB ülkelerinin, taraf değiştirmesiyle ( en başta Yunanistan ),Akdeniz ve Karadeniz’in bölgedeki en uzun sahillerine sahip ve ikisine de kıyısı olan Türkiye bir anda by-pass edilmiş oldu. [6]

Hani Türkiye jeopolitik olarak vazgeçilmez öneme haizdi ? Hani, Türkiye dahil edilmeden projenin gerçekleştirilmesi mümkün değildi. Ne oldu? Eğer, siz bunu sadece sözle söyler ve öneminizi artırmak için bir çaba sarf etmezseniz, gündeminizi başka konularla meşgul ederseniz, gün gelir bir bakarsınız çok güvendiğiniz vazgeçilmezliğiniz bir anda yok olmuş.

Hangi haberler daha önemli; şimdi siz karar verin. Halkımızın gündemini meşgul etmeye çalışarak, esas gerçeklerin gözümüzden kaçmasını sağlayan medya, hangi amaca hizmet ediyor, dersiniz. Bizler, siyasilerin birbirlerine seviyesizce sataşmalarını, tenis maçı izler gibi başımızı bir o tarafa, bir bu tarafa çevirerek seyrede duralım… Milyonlarca liralık yatırım yapılan barajlarımız tamamlanmasın, her seçim öncesi kaldırımlarımız, asfaltlarımız yap-boz tahtasına dönsün, geri dönüşüm yapılabilecek milyonlarca liralık servet çöpe gitsin, hepsinden önemlisi dershanelerden, sınavlardan, aile baskısından bunalan, yeni bir kimlik arayışına giren gençliğimiz, uyuşturucu ve alkol satışı yapılan gündüz diskolarında gençliklerini harcasınlar, biz hala seyredelim. Öyle mi ? Tabii ki HAYIR!

Bize düşen görev: Temeli atılan her projenin takipçisi olmak; asfaltlarımızın , her seçim öncesi değil uzun vadeli, sağlam yapılmasını sağlamak; evimizde cam, plastik ve kağıt ürünlerini ayrıştırarak ilgili merkezlere ulaştırmak; gençliğimizin başı boş bırakılmasına engel olmak; çok önemli gibi gösterilen ancak bizlerin gündeminde yer almayan haberlere prim vermemek….

Çağdaş uygarlık düzeyine, bize dayatılanlarla değil, bizim birey olarak, kendimizi yetiştirmemizle, topluma kattığımız artı değerlerle, bizi geriye değil ileriye götürecek söylemlerimizle, ulaşabiliriz.

[1] http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=121032,10,140

[2]http://www.hurdadaparavar.com/haber_274-copte-ab-standarti-icin-25-milyar-dolar-yatirim-gerekiyor.html

[3] http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?p=187891#187891

[4] http://www.odatv.com/index.php?id=1869

[5] http://www.euractiv.com.tr/enerji/article/rusyanin-enerji-ataginda-turkiye-kilit-ulke

[6] http://www.aksam.com.tr/haber.asp?a=121262,6

Scroll to top
error: