Küresel Ekonomide Beklentiler Olumlu Seyrini Sürdürüyor

Peyman Yüksel

Ekonomist

Küresel ekonomik büyümede beklentiler, özellikle Euro Bölgesi ve Çin’deki olumlu görünümün etkisiyle, iyileşme seyrini sürdürürken dengeli riskler de devam ediyor. Temmuz ayında jeopolitik gelişmeler ve gelişmiş ülke merkez bankalarınca yapılan açıklamalardan sonra, “düşük faiz” ve “bol likidite” döneminin sonuna gelindiği yönünde yorumlarda artış oldu. Uluslararası Para Fonu (IMF), Almanya’nın Hamburg kentinde 7-8 Temmuz’da düzenlenen G20 Liderler Zirvesi öncesinde yayınladığı  “Küresel Beklentiler ve Politika Zorlukları” raporunda ülkelere, “geleceği göremeyen milli politikalarla küresel büyümeyi riske atmayın” çağrısında bulundu.

Raporda, korumacı politikalar, uluslararası işbirliğini bozan girişimler ve artan finansal kırılganlıkların dünya için risk oluşturduğuna dikkat çekilirken, küresel büyümenin ivmesini aynı seviyede koruduğuna vurgu yapıldı. IMF, Dünya Ekonomik Görünüm (DEG) Raporu’nu ise “Güçlenen Toparlanma” başlığıyla tekrar güncelleyerek Temmuz ayı sonlarında Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da duyurdu. Raporda, 2017 ve 2018 yıllarına yönelik küresel büyüme beklentileri sırasıyla yüzde 3,5 ve 3,6 olarak tekrarlandı. IMF; Euro Bölgesi, Japonya ve Çin’e ilişkin büyüme tahminlerini yükseltirken ABD, Birleşik Krallık ve Suudi Arabistan’a yönelik büyüme beklentilerini ise düşürdü. Çin’in 2017 büyüme beklentisi yüzde 6,6’dan yüzde 6,7’ye ve 2018 büyüme beklentisi yüzde 6,2’den yüzde 6,4’e çıkartılırken, Hindistan’ın 2017’de yüzde 7,2 ve gelecek yıl yüzde 7,7 büyümesinin beklendiği belirtildi. Euro Bölgesi, Japonya ve Kanada’nın içinde bulunduğu gelişmiş ülkeler kategorisi 2017 beklentilerini yeniden yukarı yönlü revize eden kuruluş, dünya ekonomisindeki iyileşmenin ivme kazandığına vurgu yaptı. ABD Başkanı Donald Trump yönetimine ilişkin politik belirsizlikler ve seçim vaatlerini hayata geçirmedeki başarısızlığı yüzünden, ABD ekonomisinin yeni büyüme beklentileri negatif revizyonla bu yıl için yüzde 2,3’ten yüzde 2,1’e, gelecek yıl için ise yüzde 2,5’ten yüzde 2,1’e düşürüldü.

IMF’nin raporunda “Yükselen ve Gelişen Avrupa” başlığı altında yer verilen Türkiye için, “İhracatı 2016’nın son ve 2017’nin ilk çeyreğinde güçlü toparlandı” ifadesi kullanıldı. Euro Bölgesi’ndeki büyüme rakamlarını da 2017 için yüzde 1,6’dan yüzde 1,8’e ve 2018 için yüzde 1,5’ten yüzde 1,6’ya çıkaran IMF, Türkiye’ye ilişkin pozitif beklentilere paralel olarak Euro Bölgesi’nin de büyümesinin hızlanacağını belirtti.

Almanya’nın Hamburg kentinde çeşitli gösteriler ve protestoların gölgesinde 7-8 Temmuz tarihleri arasında yapılan G20 Liderler Zirvesi’nde, Türkiye’yi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan temsil etti. Zirvede “Terörizm, yerinden olma, yoksulluk, açlık ve sağlık tehditleri, istihdam oluşturma, iklim değişikliği, enerji güvenliği ve eşitliğin dahil olduğu küresel toplumun temel zorlukları ele alındı.

Zirvenin sonuç bildirgesinde “Küreselleşmenin Yararlarının Paylaşılması”, “Dayanıklılığın Oluşturulması, “Sürdürülebilir Geçim Kaynaklarının Geliştirilmesi” ve “Sorumluluk Kabul Etmek” ana başlıkları yer aldı. Öne çıkan diğer başlıklar ise şöyleydi:

Ticarette korumacılığa karşı serbest ticaret lehine mücadelenin sürdürülmesi, uluslararası ticaret, ekonomik büyüme, yoksulluğun ortadan kaldırılması, Paris İklim Değişikliği Anlaşması’nın desteklenmesi, Afrika ile işbirliği, istihdamın artırılması ve kadının rolünün güçlendirilmesi.

Amerikan Merkez Bankası (FED) Temmuz ayı toplantısında faiz artışına gitmedi.  Fed Başkanı Yellen, 12 Temmuz’da ABD Kongre’sinde yaptığı sunumda, Fed’in politika faizini “çok daha fazla” artırmasına ihtiyaç olmadığını dile getirdi. 2008 küresel krizinden sonra uygulamaya konulan Parasal Genişleme Politikası nedeniyle eskiden 1 trilyon dolar olan bilançosu 4,5 trilyona ulaşan ABD, bilanço küçültme planına yavaş, kademeli ve finansal piyasaları etkilemeden başlayacağını duyurdu. Yıllık enflasyon rakamının hedeflenen yüzde 2’nin altında kalmasına ilave olarak, Trump yönetimine ilişkin endişelerin artmasının etkisiyle, ABD doları Temmuz ayında küresel piyasalarda değer kaybetti.

ABD Senatosu, Rusya, İran ve Kuzey Kore’ye yeni yaptırımlar getiren ve uygulanan yaptırımları kaldırma konusunda ABD Başkanı Donald Trump’ın yetkilerini Kongre’nin onayına tabi kılan yasa paketini Temmuz ayı sonlarında onayladı. Yasa paketine göre, ABD yaptırımları altında olan Rus bankalarının Batılı finans kurumlarına borçlanma vadesi 30 günden 14 güne, Rus Petrol ve doğalgaz şirketlerinin borçlanma vadeleri ise 90 günden 60 güne indiriliyor.

ABD ile Rusya arasındaki gerilimi yorumlayan bazı uzmanlar, yaptırımların toparlanma sinyalleri veren Rus ekonomisini, özellikle Kuzey Akım 2 ve Türk Akımı projesini ciddi şekilde etkileyeceğini belirtiyorlar.

Küresel krizle birlikte birçok merkez bankası tarafından uygulan Parasal Genişleme Politikasını, 2015 yılı başından beri Avrupa Merkez Bankası (AMB) da kullanıyor. Amaç, değeri yükselmiş olan Euro’yu piyasada bollaştırarak değerini düşürmek ve Euro bölgesinin ihracatını desteklemekti. Euro Bölgesi’nde ekonomik büyüme yılın ikinci çeyreğinde yüzde 2,1 olarak gerçekleşince, Başkan Draghi gelişmelerin olumlu olması durumunda para politikasında beklenenden önce normalleşmeye gidilebileceği sinyallerini verdi. Avrupa’da oldukça güçlü gelmeye devam eden makro veriler, ekonomik aktivitedeki hızlanmayı teyit etti ve bu gelişmeler sonrasında Euro/TL kuru da tarihi zirveyi (4.20) görmüş oldu.

Çin ekonomisi beklentileri aşarak yılın ikinci çeyreğinde yıllık bazda yüzde 6,9 büyüme kaydetti. Küresel ticaretin ve iç talebin canlı seyri, Çin’de ekonomik büyümeyi destekledi. 2017 yılının ilk çeyreğinde de yüzde 6,9 oranında büyüyen Çin ekonomisi, 2016 yılında yüzde 6,7 ile son yirmi altı yılın en zayıf performansını sergilemişti. Çin’in tarihî İpek Yolu’nu canlandırma girişimi “Bir Kuşak Bir Yol Projesi” Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 68 ülkedeki altyapı yatırımlarına 8 trilyon dolarlık katkı sağlayacak. Çin’in ise projeye toplam 900 milyar dolar yatırım yapması bekleniyor.

Petrol fiyatları Temmuz ayında dalgalı bir seyir izleyerek, ay sonuna doğru arz yönlü baskıların etkisiyle yükseliş kaydetti. Brent türü ham petrolün varil fiyatı, Temmuz sonu itibarıyla Haziran sonuna kıyasla yüzde 10,3 artarak 52,1 USD oldu.

Türkiye Ekonomisinde Toparlama Sürüyor.

Türkiye’de iktisadi faaliyetteki güçlü seyrin, iç talepteki toparlanmanın, ihracat üzerindeki olumlu etkilerinin sürmesinin ve yapısal reformların büyüme potansiyelini artırabileceği beklentileriyle, ekonomiyi desteklemek amacıyla alınan tedbirlerin, yılın ikinci yarısında da büyümeye katkı sağlamaya devam edeceği öngörülebilir.

Piyasada üç-dört ay öncesine kadar yaşanan tahsilat sorunu, çek- senet protestoları Kredi Garanti Fonu (KGF) desteğiyle önemli ölçüde aşılmış görünüyor.

Enflasyon Temmuz ayında yıllık bazda yüzde 9.79 ile beş aydan sonra yeniden tek haneli seviyeye geriledi. Buna karşılık vergi gelirlerindeki toparlanma hız kesti. Cari açıktaki artış, maliye politikasındaki gevşeme, Fed’in sıkılaştırmaya devam edecek olması ve yüksek seyreden enflasyon gibi nedenlerle Merkez Bankası’nın (MB) orta vadede politika faizinde herhangi bir gevşemeye gitmesi mümkün gözükmüyor. Yaklaşık üç aydır MB ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini yüzde 12’nin hemen altında korumasına rağmen piyasa faizleri hafiften yükseliyor.

İşsizlik oranı, mayısta geçen yılın aynı dönemine göre 0,8 puan artışla yüzde 10,2 seviyesinde gerçekleşti. Böylece Nisan’da yüzde 10,5 seviyesinde bulunan oran, Mayıs’ta bir önceki aya göre 0,3 puan gerilemiş oldu. 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı 2,4 puanlık artışla yüzde 19,8’e ulaştı. İşsizlik, 15-64 yaş grubunda ise 0,8 puanlık artışla yüzde 10,4 olarak gerçekleşti.

Türkiye’nin temmuz ayı ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 31,2 artışla 11 milyar 474 milyon dolar oldu. İlk yedi ayda ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,7 artışla 88 milyar 926 milyon dolar olurken, son 12 aylık ihracat da bir önceki yıla göre yüzde 7,5 artışla 150 milyar 22 milyon dolar oldu. İhracatta Atılım Yılı ilan ettiklerini, 2017’nin Temmuz ayında da emeklerinin karşılığını gördüklerini belirten TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi yaptığı açıklamada, “TÜİK verilerine göre 2011 yılı Ağustos ayında yakaladığımız yüzde 31,9’luk artıştan sonra gelen en yüksek oran. Yani son 6 yılın en iyi, son 8 yılın en iyi 2. performansı” dedi. Türk otomotiv sektörü, yılın ilk yarısında yüzde 22,4’lük artışla 14 milyar 359 milyon 485 bin dolar ihracat gerçekleştirdi. Buna karşılık ithalattaki hızlanma cari açığın genişlemesinde etkili oluyor. İç talepteki canlılık ve artan enerji maliyeti nedenleriyle gerçekleşen ithalat artışı AB’deki toparlanma ile ihracatın yıl genelinde büyümeyi destekleyici  etkisini azaltabilir.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre Türkiye’ye doğrudan yabancı yatırım, bu yılın ilk yarısında 2016’nın aynı dönemine göre yüzde 50,1 artarak 4 milyar 108 milyon dolara ulaştı. Türkiye’ye 100 dolarlık yatırımın 68 dolarının Avrupa’dan geldiği, kıta bazında ilk 6 ayda en fazla yatırımın İspanya, Hollanda, Belçika gibi Avrupa ülkelerinden ve Katar, Azerbaycan’dan yapıldığı gözlemlendi.

Turizmde ise 2016’da oldukça zor bir yıl geçiren Antalya’ya Temmuz sonu itibariyle toplada 5 milyona yakın turist geldi. Geçen yıl boyunca gelen turist sayısı toplamda 6 milyon civarında idi. Rusya ile normalleşme süreci, güvenli ülke imajı üzerine çalışmalar meyvesini vermeye başladı.

Türkiye, iş gücünü çağdaş teknolojileri etkin kullanabilmesi için “doğru” niteliklerle donatırsa, teknolojik yenilikleri bulan yaratıcı zihinsel emeği teşvik ederse, teknolojinin mülkiyetine hak ettiği önemi verirse, ekonomi alanında yapısal reformları takip ederse hem orta gelir tuzağından kurtulur hem de uzun vadeli, istikrarlı ve kalıcı ekonomik büyümeye sahip olur.

*Bu makale TSE Standard, Ekonomik ve Teknik dergisi Temmuz 2017 sayısında yayınlanmıştır.

Scroll to top
error: