Küresel Ekonomide Sürdürülebilir Dinamizm Arayışı

Peyman Yüksel

Ekonomist

Ağustos ayında küresel ekonominin gündeminde ilk sıraya, ABD ile Kuzey Kore arasında artan siyasi gerilim yerleşti. Kuzey Kore’nin füze denemelerinin ardından küresel risk algısında meydana gelen artış, küresel yatırımcıları güvenli yatırımlara yönlendirdi.

Ağustos ayı sonlarında Jackson Hole’de gerçekleşen yıllık Ekonomi Politikası Sempozyumu’nda ekonomilerin makul ve sürdürülebilir bir dinamizme nasıl kavuşacağı tartışıldı. “Katma değer” ve “istihdam” yaratmakla birlikte “verimlilik” artışının sağlanması, küresel ekonomide gündem maddeleri arasındaki önemini korudu.  Dünyanın iki en güçlü bankasının, Amerikan Merkez Bankası (FED)  ve Avrupa Merkez Bankası (AMB) başkanları ise yeni ekonomi politikalarına dair sinyaller verdiler.

Petrolün varil fiyatı Ağustos ayında ortalama 51 dolar seviyesinde seyrederken, Amerikan doları artan risk nedeniyle küresel piyasalarda değer kaybedince, altın yine güvenli liman olmaya devam etti ve değeri yükseldi. Ulusal Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (NIESR) global ekonomi için 2017 büyüme tahminini mayıs ayında açıkladığı yüzde 3,3’ten yüzde 3,6 seviyesine yükseltti ve bu beklentinin gerçekleşmesi halinde son 6 yılın en hızlı büyümesinin yaşanacağını belirtti. Türkiye ekonomisi ise büyümeye ikinci çeyrekte de devam ederken turizm gelirlerini artırdı.

Merkez bankaları yönetimi, ekonomistler ve akademisyenlerin her yıl bir araya gelerek ekonomideki önemli başlıklar altında tartışmalar yürüttüğü Jackson Hole Konferansı, bu yıl Ağustos ayının ikinci yarısında gündemi oluşturdu. FED Başkanı Janet Yellen Jackson Hole’de yaptığı açıklamada; finansal kriz sonrası reformların Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ekonomisini güçlendirdiğini, değişikliklerin sınırlı olması gerektiğini vurguladı. ABD ekonomisi yılın ikinci yarısında yüzde 3 ile beklenenden fazla büyüme gerçekleştirdi. Ancak, Amerika’da enflasyonun istenilen seviyeye henüz ulaşmaması, küresel risk algısında meydana gelen artışlar FED’in faiz artırımı kararını beklemeye aldırdı.

Trump’ın politikalarına yönelik endişelerin artması ve sürekli ekip üyelerini değiştirmesinin yanında Kuzey Kore ve ABD arasında yaşanan gerginlik, Ağustos ayında küresel yatırımcıların risk almadan daha temkinli hareket etmesine neden oldu. Ayrıca Amerika’nın petrol rafinerisi kapasitesinin beşte birinin durmasına neden olan Harvey Kasırgası ABD’ye ciddi  zarar verdi. 16 milyon Amerikalıyı etkileyen kasırganın maliyetinin 180 milyar dolara ulaşabileceği konuşuluyor.

Dünya ekonomisinde iyileşmenin istikrarını koruyarak devam ettiği gözlemlenirken Euro Bölgesi’nde de ekonomik toparlanma olumlu seyrine devam ediyor. Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkanı Mario Draghi Jackson Hole’de; geliştirilecek para politikalarının “beklenmeyen krizlere hazırlıklı yanıt verebilen” hedefleri taşıması gerektiğine dikkat çekti. Ticari serbestliğin tehlike altında olduğunu söyleyen Draghi “Korumacılık dünya ticareti için ciddi bir risk olur” değerlendirmesini yaptı.

Avrupa Birliği (AB) vatandaşlarının Brexit’in ardından İngiltere’ye vize almadan girebileceği, sürecinin tamamlanmasının ardından İngiltere’nin AB vatandaşlarına vizesiz seyahat izni vereceği gibi konularda ekonomi yetkililerinden açıklamalar geldi. Ancak, ülkede çalışmak isteyen AB vatandaşlarının yeni göçmenlik düzenlemelerine tabi olacağı vurgulandı. Bu arada Avrupa son aylarda böcek ilaçlı yumurta krizi ile mücadele ediyor. Dünya Sağlık Örgütünün, “orta düzeyde zararlı madde” olarak nitelendirdiği fipronilin, çok fazla tüketilmesi durumunda böbreklere, ciğerlere ve tiroit bezine zarar verebileceği belirtiliyor. AB üyesi 15 ülkenin yanı sıra İsviçre, Hong Kong ve Güney Kore’de görülen böcek ilaçlı yumurtalara Macaristan’da da rastlandı.

Ağustos ayının başında ABD, başkanlık seçimleri sırasında Rusya kaynaklı olduğu düşünülen siber saldırılar ve Kırım’ın ilhakı nedeniyle, Moskova’ya karşı yeni ekonomik yaptırımlar getirmişti. ABD ile Rusya arasındaki gerilimin artmasına neden olan yeni ekonomik yaptırımlar, toparlanma sinyalleri veren Rus piyasalarını ciddi şekilde etkileyeceği yorumlarına neden oldu. Ancak, Ukrayna krizinin patlak vermesinden beri yaptırım uygulanması konusunda Kremlin’e karşı ortak tavır sergileyen ABD ve AB, bu konuda ilk defa farklı yaklaşım sergilemeye başladılar. Bunun en önemli nedeni olarak da, bu yaptırımlardan Avrupa şirketlerinin de zarar görebileceği düşüncesi gösteriliyor. Bu arada Rusya Merkez Bankası, ülkenin en büyük özel bankası olan Otkritie Bank’ı kurtarmak için harekete geçerek bankaya el koydu. Çünkü Rusya’nın en büyük özel bankası olan Otkritie Bank, kredi portföyü ve mevduat sorunları nedeniyle faaliyetlerini devam ettiremeyecek duruma gelmişti.

Uluslararası Para Fonu (IMF), “sürdürülebilir büyüme” yolunda dönüşmeye devam eden ve reformların geniş alanda ilerleme kaydettiği Çin ekonomisinin, 2017’de yüzde 6,7 oranında büyümesinin beklendiğini açıkladı. İlave olarak 2018-2020 döneminde büyüme hızına dair beklenti de yüzde 6’dan, yüzde 6,4’e yükseltildi. IMF, Çin’e aşağıdaki konularda iyileştirme yapmalarını önerdi:

– Tüketim teşvik edilerek sosyal harcamanın artırılması ve vergilendirmenin aşamalı ilerleyişinin güçlendirilmesi;

-Kamusal işletmelerdeki reformlar hızlandırılarak aşırı üretim kapasitesini azaltma kapsamının arttırılması ve işletmelerin pazarın yönlendirme gücüne bırakılması;

-Denetimin güçlendirilmesi;

-Miktar yerine kaliteye ilgi gösterilmesi;

-Ekonominin orta vadede büyümesi ve istikrarının korunması için siyasi çerçevenin daha sağlıklı hale getirilmesi.[1]

Ekonomik darboğaza giren Güney Amerika ülkesi Venezuella’da ise durum kritik aşamaya geldi. Dünyada enflasyonun en yüksek olduğu ülke, yüzde 720 ile Venezuela. IMF, böyle devam etmesi halinde 2018’de enflasyonun yüzde 2000’i göreceği tahmininde bulunuyor. Dünyanın en büyük petrol rezervlerinden birine sahip olmasına karşın yoksulluğun arttığı ülkede gıda kıtlığı da yaşanması sebebiyle ülke nüfusunun yüzde 75’i istem dışı kilo kaybına uğradı. Salgın hastalıkların arttığı ve hastanelerin yeterli hizmet veremediği ülkeden gelen haberler arasında yer alıyor.

Türkiye Ekonomisi Büyümede İstikrarlı

Türkiye ekonomisine ilişkin 2017 yılı ikinci çeyrek büyüme rakamı yüzde 5,1 olarak gerçekleşti. Yeni gelen verilere göre de, ilk çeyrekteki büyüme rakamı yüzde 5,2 olarak revize edildi. Ekonomimiz 2016’da yüzde 2,9 büyürken, 2017’nin ilk çeyreğindeki büyüme oranımız yüzde 5 olmuştu. Ülkemiz ekonomisinde bir yandan büyüme rakamları dikkat çekerken diğer yandan enflasyon artışını önlemeye yönelik çalışmalar yapılıyor.

Enflasyon ise tek haneli düzeye indiği 2004 yılından beri en yüksek düzeylerinde seyrediyor. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan rakamlara göre enflasyon Ağustos ayında yüzde 0,52 arttı. Yıllık enflasyon ise yüzde 10,68 oldu. İşsizlik rakamlarında Haziran ayı verileri yayınlandı.

Ağustos ayında Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) faiz toplantısı yapmadı ve faizler ay içinde ortalama yüzde 11,97 seviyelerinde seyretti.

Yüzde 11,3 olan işsizlik oranı genç nüfusta (15-24 yaş) 1,2 puanlık artış ile yüzde 20,6 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran değişmeyerek yüzde 10,4 olarak gerçekleşti.

İhracat Ağustos’ta yüzde 12.36 artarak 13.29 milyar dolara, ithalat yüzde 15.3 artarak 19.16 milyar dolara çıktı. En fazla ihracat artış olan ülkeler, yüzde 58,9 ile Rusya, yüzde 43,1 ile Çin ve yüzde 35,1 ile Birleşik Arap Emirlikleri oldu. Ağustos ayında en çok ihracat yapılan ülke Almanya olurken, bu ülkeyi sırasıyla Irak ve İngiltere izledi. AB’nin ihracatımızdaki payı yüzde 47 seviyelerine gelirken, yüzde 12’lik artış gösterdi. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı verilerine göre, dış ticaret açığı ağustosta bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 22,56 artışla 5,88 milyar liraya yükseldi.

Kamu çalışanları ve memur emeklilerinin maaşlarına 2018-2019 yıllarında altışar aylık dilimler halinde yapılacak zamlar konusunda hükümet ile sendikalar anlaşmaya vardı. Buna göre zam oranları 2018 için 4 3.5, 2019 için ise 4 5 olarak belirlendi. Ayrıca 6 aylık dönemler halinde gerçekleşen enflasyon oranının öngörülen artış oranını aşması halinde enflasyon farkı da ödeneceği belirtildi.

Türkiye’ye Temmuz ayında gelen turist sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 46.36 artarak, 5 milyon 75 bin 961 oldu. Ocak-Temmuz döneminde ise Türkiye’ye 17 milyon 325 bin 410 yabancı ziyaretçi geldi. Yabancı ziyaretçilerin sayısında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 21.94’lük bir artış yaşandı. Temmuz’da Türkiye’ye en çok 835 bin 525 kişiyle Ruslar geldi. Rusya’yı 680 bin 616 kişiyle Almanya, 277 bin 955 kişiyle İngiltere takip etti. Türkiye’nin AB ve komşuları ile ilişkilerini rayına oturtunca, bunun ülke ekonomisine olumlu katkılarının yansıdığını görüyoruz.

AB ülkelerinin Türkiye’ye yapmış olduğu doğrudan yatırım girişi bu yılın ocak-haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 61 artarak 1 milyar 692 milyon dolardan 2 milyar 719 milyon dolara yükseldi. Hollanda’nın Türkiye’ye yatırımı bu dönemde yüzde 104 artışla 403 milyon dolardan 821 milyon dolara ulaşırken, Almanya’dan gelen yatırım miktarı yüzde 6 azalışla 181 milyon dolardan 170 milyon dolara düştü. Asya ülkelerinden yatırım girişi yüzde 138 artarak 481 milyon dolardan 1 milyar 143 milyon dolara yükseldi. Asya’da yer alan Körfez ülkelerinden yatırım girişi ise aynı dönemde yüzde 322 artışla 561 milyon doları ulaştı.

Gelişmelere bakarak üçüncü çeyrekteki beklenmedik bir afet, risk vs. olmadığı sürece 2017 büyüme hızının yine yüzde 5,0 civarlarında gerçekleşeceğini söyleyebiliriz.

Önümüzdeki ay, Kuzey Kore’nin yükselttiği jeopolitik risk algısına göre yatırımcıların hareketleri ve FED’in faiz artırımı yapıp yapmayacağı konuları yurtdışında; enflasyonla ve işsizlikle mücadelede atılacak adımlar, faizler yurtiçinde takip edeceğimiz konular arasında yerini alacak.

* Bu makale TSE Standard, Ekonomik ve Teknik dergisi Ağustos 2017 sayısında yayınlanmıştır.

[1] IMF: Çin ekonomisi 6,7 oranında büyüyecek, china.com,   http://turkish.china.com/home/comment/1441/20170816/1048478.html, Erişim tarihi: 16.08.2017

Scroll to top
error: