Ekonomide Küresel ve Bölgesel Gelişmeler

Peyman YÜKSEL

EkoAvrasya Yönetim Kurulu Üyesi

[siteorigin_widget class=”SiteOrigin_Widget_Image_Widget”][/siteorigin_widget]

Dünyanın değişik bölgelerinden farklı ülkelerde yaşanan gelişmeler her geçen gün global ekonomiyi etkilemeye devam ediyor. Yeni yılın ilk ayını geride bıraktığımız şu günlerde, dünya ekonomisinin gündeminde yer alan bu yeni etkiler ışığında, kurumların revize raporları da birbiri ardı sıra yayınlanmaya başladı. Bunlardan ilki, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) 20 Ocak 2015 tarihinde yayınladığı ve petrol fiyatlarının etkilerinin baz alındığı Yeni Küresel Ekonomik Görünüm (WEO) Raporudur.[1]  Raporda özellikle belirtilen husus, düşen petrol fiyatlarının dünya ekonomisini desteklemesine rağmen büyüme oranlarında yaratacağı etkidir. Rapordan bazı önemli başlıkları şöyle sıralayabiliriz:

  • IMF dünya büyüme oranında revize yaparak küresel büyüme beklentisini yüzde 3.8’den yüzde 3.5’e indirdi.
  • Amerikan ekonomisinde büyüme beklentisi olumlu yönde artarken Euro Bölgesi ve Japonya tam tersi yönde hareket etmekte, yaşanan durgunluk ve deflasyon beklentisi sürüyor.
  • Petrol fiyatlarındaki düşüş ve Dolardaki artış, Euro ve Yen’deki azalış çapraz döviz kurları nedeniyle özellikle petrole dayalı ihracat ve ithalat yapan ülkelerin rakamlarını olumlu ya da olumsuz yönde etkiliyor.
  • G20 ülkelerinin yapısal reformlara ağırlık verilmesi istenerek bunların eyleme geçirilmesinin ivedilik kazandığı belirtiliyor.
  • Çin’deki büyüme hızının düşüşü diğer Asya ülkelerini de olumsuz etkileyecek gibi gözüküyor.
  • Rusya’nın ekonomik görünümü hem petrol fiyatlarındaki düşüşten hem de jeopolitik tansiyondan dolayı daha da zayıfladı.
  • IMF’in 2014 Ekim Küresel Ekonomik Bakış raporu ile karşılaştırıldığında, son rapor göre, yeni gelişen ve gelişmekte olan ekonomilerde, ticari mal ihraç edenlerin büyüme oranlarındaki seviye, daha zayıflamış ya da ertelenmiş görünüyor.

Dünya ekonomi gündemini uzun zamandır meşgul eden Amerika’nın ne zaman faiz yükselteceği konusu, halen belirsizliğini koruyor. Bir ihtimal Haziran ya da Eylül ayında gerçekleşeceği düşünülüyor. Bu konu niçin bu kadar önemli derseniz, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) faiz artışı, küresel fon akışının hacmini ve yönünü belirleyecek çok önemli bir parametredir.

Avrupa’da Krizden Çıkma Çabalarına Karşın Paranın Yön Değiştirmesi

Uzun zamandır durgunluk yaşayan AB’de, Avrupa Merkez Bankası’nın açıkladığı Parasal Genişleme (QE) paketi, 1,5 yıla yayılan bir süreçte piyasaları rahatlatacağa benziyor. 2016 yılının Eylül ayı sonuna kadar her ay yapılacak olan 60 milyar Euro’luk alımın tahminen 45 milyar Euro’luk kısmını yatırım yapılabilir kredi notuna sahip ülke tahvilleri, 5 milyar Euro’luk kısmını Euro Bölgesi kamu kuruluşlarının tahvilleri ve 10 milyar Euro’luk kısmını ise mevcut programa dahil olan varlığa dayalı menkul kıymetler ve teminatlı tahvil alımları oluşturacak. [2]

2015 yılı başında en dikkat çeken gelişmeler AB ve Avrupa Ekonomik Alanı (Euro Zone)  üyesi olmayan İsviçre’den geldi. Bunlardan ilki; İsviçre Merkez Bankası’nın (SNB) 2011 yılından beri uyguladığı İsviçre Frangı’nın Euro karşısındaki değerini kontrol eden kur tavanını (1.20’nin üzerine çıkmasına izin vermiyordu) kaldırması oldu. Bu olay bir anda piyasalarda şok etkisi yaratınca, İsviçre Frangı yüzde 4’1lere varan oranda değer kazandı ve dünya devi Forex yatırımcıları Yeni Zelanda, İngiltere ve ABD’de iflas açıklamaları yaptılar. İsviçre bankalarından gelen ikinci şaşırtan haber ise, dünyanın en büyük ikinci bankası olan HSBC’nin İsviçre şubelerindeki müşteri listesinin ve hesaplarının basına sızdırılması oldu. Swissleaks olarak adlandırılan bu olay, dünyaca ünlü sporculardan siyasetçilere kadar birçok kişiye ait hesap bilgilerinin ortaya çıkmasına neden oldu. İsviçre bankalarının güvenirliğini kaybetmesi neticesinde paranın Asya’ya akması, özellikle Hong Kong ve Singapur’da milyarder sayısının ve deniz aşırı para girişinin dikkat çekici ölçüde artmasıyla sonuçlandı.

Avrupa’da 2015 yılı başlarında önemli bir gelişme de Yunanistan’da yapılan seçimlerdir. İktidara gelen Radikal Sol Koalisyon (SYRIZA) lideri Aleksis Çipras, öncelikle AB ile ilişkilerde yeni bir dönem başladığını söyleyerek, ülkesinin borçlarının yeniden yapılandırılması için Haziran 2015’e kadar bir “köprü programı” uygulamak istediğini belirtti. Dış kaynakla büyümeye çalışan Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden çıkışı da gündemde yer alıyor.
[siteorigin_widget class=”SiteOrigin_Widget_Image_Widget”][/siteorigin_widget]

Rusya – Ukrayna Krizinde Çözüm Aşaması

Rusya ve Ukrayna arasında uzun zamandır yaşanan kriz için çözüm aşamasına gelinmesinde ekonomik yaptırımların etkisinin olduğu yadsınamaz. Bu doğrultuda “Normandiya dörtlüsü” olarak bilinen Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Rusya Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko, Belarus’un başkenti Minsk’de bir araya gelerek Ukrayna- Rusya arasında ateşkes için anlaşmaya varmış gözüküyorlar.

Anlaşmanın imzalanmasından hemen sonra ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Rusya’ya yaptırımları kaldırmaya hazır olduklarını belirterek Ukrayna’nın IMF ile mali yardım konusunda anlaşmaya varmasının da sevindirici olduğunu söyledi. Ukrayna’da yaşanan kriz, savunma, finans ve enerji alanındaki yaptırımlar, petrol fiyatlarındaki düşüş, rublenin devalüasyonu ile zor günler yaşayan Rusya mali piyasaları, Minsk’ten gelen haberlerle yükselişe geçti.

Çin’in Büyüme Hızı – Japonya’da Yükseliş

Çin’de yüzde 1 olarak beklenen Ocak ayı enflasyonu yüzde 0.8 olarak gerçekleşince bunun en büyük nedenleri arasında gayrimenkul pazarında zayıflama ve üretimdeki kapasite fazlalığı gösterildi. Büyüme hedefleri için yeni önlemler alınmazsa ülke ekonomisinde sıkıntılı bir döneme girileceği belirtiliyor.

Japonya’da piyasaları heyecanlandıran gelişme makine siparişlerinde 2014 Aralık rakamlarının bir yıl önceye göre ekonomistlerin tahminlerini aşan ölçüde yükselmesi oldu. Durgunluk tehlikesi yaşayan Japonya’da borsa, bu habere hisse senetlerinde yükselişle cevap verdi.

Dünya’da bir ilk: Sanal Para

Ekvator’da, her yıl eskiyen dolarların değiştirilmesi için ödenen 3 milyar dolardan tasarruf edilmesi için sanal paraya geçileceği ilan edildi. Ülkenin para birimi yine dolar olacak ancak piyasa işlemlerinde sanal para kullanılarak tasarruf edileceği belirtildi. Halen İsveç’te sanal para uygulaması yapılmakta ancak buna devlet desteği verilmiyor. Ekvator’un devlet desteği ile sanal para uygulaması başlatan ilk ülke olacağı belirtiliyor.

Bölgesel Gelişmelerin Etkileri

Suriye’de 2011 yılından beri devam eden muhalif gösteriler ve iç savaş, halkın alım gücünü de zayıflattı ve yoksulluk sınırı altında yaşayan hane halkı sayısında büyük bir artış yaşanmaya başlandı. Suriye Lirası yüzde 240 oranında değer kaybederken tarımda yaşanan sıkıntı yüzünden ithal gıda miktarındaki artış dolar üzerinden hesaplandığı için halkı sadece zaruri ihtiyaçlarını almaya yöneltti.

Irak Hükümeti geçen yıla nazaran 43 milyar dolarlık bir düşüşle 2015 bütçesini kabul etti. Bu düşüşe en büyük gerekçe ise düşen petrol fiyatları ve ihracatın azalması gösterildi. Bütçe harcamalarında önceliğin “terörle mücadeleye” ve “terör nedeniyle yerlerinden edilmiş insanlara” verileceği belirtildi.

Suudi Arabistan’da Kral Abdullah’ın Ocak ayı sonunda vefat etmesi nedeniyle Veliaht Prens Selman Bin Abdulaziz’ kral olarak ülke yönetiminin başına geçti. Yeni kralın ilk icraatı ise 30 milyar doları memur, emekli ve öğrencilere iki maaş ikramiye olarak dağıtmak oldu.

G20 Dönem Başkanı Türkiye ve Yeni Arayışlar

Türkiye bu yıl G20’ye ev sahipliği yapıyor. Bu doğrultuda yıl boyu yapılacak toplantılardan ilki, ülkelerin merkez bankası başkanları ve ekonomi bakanları ile 9-10 Şubat 2015 İstanbul’da yapıldı. G20 Zirvesi için hazırlanan “OECD Büyümeye Geçiş” raporunda öne çıkan konular:

[siteorigin_widget class=”SiteOrigin_Widget_Image_Widget”][/siteorigin_widget]
  • 20 büyük ekonominin büyüme ve rekabet gücünü arttırması için reformlara ihtiyaç duyulması,
  • Hükümetlerin, rekabet ve yenilikçilik alanındaki politikalarını, yeni kurulan şirketlerin piyasaya girişini ve sermaye ile işgücünün en verimli şirket ve sektörlere sorunsuz geçişini sağlayacak şekilde iyileştirmelerinin gerekliliği,
  • Ülkelerin büyümenin iki katı oranında yatırım yapmalarına ihtiyaç duyulması,

olarak sıralanabilir.

Ülkemizde, imalat sanayi artışındaki gerileme, artan nüfus hızına göre risk oluşturuyor. Bu durumda işsizliğin artacağına dikkat çekiliyor. Çünkü ülke ekonomilerinin büyümesi üretimle mümkündür.

Dünya genelinde petrol fiyatlarındaki düşüş, Türkiye Ocak ayı enflasyon rakamlarına da yansıdı. Ancak yüzde 7.24’lük oranın kalıcılığı da öncelikle petrol fiyatlarındaki bu düşük rakamların sabitlenmesi ile direkt ilişkili hale geldi. Aksi takdirde petrol fiyatları arttığı anda (ki bu oldukça muhtemel görünüyor), ülkemizde enflasyon oranının da artış göstereceği söylenebilir.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Otomotiv Sektöründe Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerine geçen yılın Ocak ayında 186 milyon 107 bin dolar seviyesinde olan ihracatın 2015’in aynı döneminde yüzde 18,51’lik düşüşle 151 milyon 660 bin dolara gerilediğini açıkladı.[3] 1 milyar 730 milyon 321 bin dolarlık otomotiv ihracatının 1 milyar 337 milyon 203 bin dolarlık (yüzde 77,28) kısmının AB ülkelerine yapılması, bölgesel risklerden kaçışın bir göstergesi olarak yorumlanabilir.

Ekonomide çözüm arayışları devam ederken Türkiye-İran arasında 1 Ocak 2015 tarihinde yürürlüğe giren Tercihli Ticaret Anlaşması neticesinde iki ülke arasındaki ilk adım atıldı. İran ve Türkiye arasında sınır kapılarına bir yenisi eklenmesi düşüncesi ile Van’ın Kapıköy Sınırı Kapısı’nın faaliyete geçmesi için çalışmalar başladı. Finansman yönünden Türkiye ve İran ortak destek projesi ile 75 km’lik yol yapımı için 300 milyon liralık acil ihaleye çıkıldı.

[siteorigin_widget class=”SiteOrigin_Widget_Image_Widget”][/siteorigin_widget]

Değerlendirme

Dolarda ve Euro’daki iniş çıkışlar karşısında hareketlilik yaşayan Türk Lirası, büyüme ve cari açık rakamlarındaki değişimleri de bu nedenle her ay yaşamaya devam ediyor. İthalatta kur rakamlarındaki oynaklık belirsizliği artırmakta, ihracatta ise durgun bir AB’ye karşın Rusya’nın ülkemizden alım yapmaya meyilli olması moral veriyor.

Buna karşın yabancı yatırım çekme konusunda daha fazla çaba sarf edilmesi gerekiyor. Petrol fiyatları, bölgesel riskler, ABD’de faiz artırımı,  Avrupa Merkez Bankası Parasal Genişleme uygulaması, 2015 yılında ekonomisinde izlenecek hareketler arasında yerini alıyor.

* Bu makale TSE Standard, Ekonomik ve Teknik Dergi Şubat 2015 sayısında yayınlanmıştır.

[1] Global Growth Revised Down, Despite Cheaper Oil, Faster U.S. Growth, IMF Survey, 20 Ocak 2015

[2] Yatırımcılar “QE’den” memnun, http://www.bloomberght.com/haberler, 22 Ocak 2015

[3] Otomotiv Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da gaza bastı, Anadolu Ajansı (AA), 8 Ocak 2015

Scroll to top
error: