Ekonomik Krizde Kim Kime El Açıyor

Peyman Yüksel

Ekonomist

TÜRKSAM Ekonomi Enstitüsü

[siteorigin_widget class=”SiteOrigin_Widget_Image_Widget”][/siteorigin_widget]

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Merkez Bankası (FED) Başkanı Ben Bernanke uzun zamandır beklenen açıklamasını geçtiğimiz günlerde yapmıştır. ABD ve Avrupa Birliği (AB) ekonomilerini değerlendiren FED Başkanı, Avrupa’daki ekonomik krizin derinleşmesinin söz konusu olduğunu, bunun da Amerikan ekonomisine yansımalarının olumsuz olacağını belirtmiştir. Uluslararası Para Fonu (IMF) ise, 16 Temmuz 2012 tarihli, Euro Bölgesi 4. Madde Değerlendirme Raporu’nu açıklamıştır. Raporda finansal piyasalarda gerilimin arttığı, bu yüzden de Euro Bölgesi krizinin kritik bir dönemece girdiği vurgulanmıştır.[1]Yunanistan’ın “Para bitti” açıklamaları akıllara yeniden Grexit* kavramını getirirken, İspanya Merkez Bankası’ndan da olumsuz haberler gelmesi, krizin toparlanma ihtimali bir yana, yayılmasının söz konusu olacağını göstermektedir.

2008 krizini önceden bilen kriz kahini, New York Üniversitesi iktisat profesörü Nouriel Roubini’nin yayımlanan son makalesi yürekleri yeniden ağızlara getirmiştir. Roubini’ye göre, 2013 yılında, 2008’de yaşananda da daha kötü bir ekonomik kriz yaşanacak ve tüm dünya için küresel bir fırtına olacaktır. Avrupa’da bankaların daraltıcı önlemleriyle krizden çıkmasının mümkün olmadığını belirten Roubini, Amerika’da ise büyümenin yüzde 2’nin altında seyrettiğini, Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerinde hedefin “En çok kim kamu harcamalarını kısacak” yarışına döndüğünü ifade etmiştir.[2] Bu da piyasalara canlılık verebilecek bir harcama atağının, Birleşik Devletler’den gelmeyeceğinin işaretidir.

Bernanke Piyasalara “Bugün Git, Yarın Gel”, dedi

ABD Merkez Başkanı Ben Bernanke’nin “3. parasal genişlemeye dair ümit verecek mi” beklentisi, piyasalar tarafından dikkatle takip edilmekteydi. Ancak Bernanke daha önceki açıklamalarında izlediği yolu bu sefer de izleyerek, “Para bekleyecek” demiştir.Senato’da Para Politikası Raporu’nun sunumunda konuşan FED Başkanı, para sinyali vermek yerine ABD ve AB ekonomilerini değerlendirmeyi tercih etmiş, ekonomiye dair belirsizliğin biraz daha arttığını belirtmiştir. Bernanke, ABD ekonomisinin çamura saplanması halinde devreye girmeye hazır olduklarını ifade etmiştir. Avrupa’daki krizin ise derinleşmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu söylemiştir.[3]

Dünya piyasaları uzun zamandır Başkan Bernanke’ın açıklamalarına odaklanmıştı. Ancak Bernanke, açıklamalarında beklentileri karşılamamıştır. Bu durumda beklentiler ertelenerek, FED’in Ağustos veya Eylül’deki Açık Piyasa Toplantıları’nda yapılacak açıklamalarına kalmıştır.

IMF: Euro Bölgesi’nde Gerilim Artıyor

IMF Euro Bölgesi ile ilgili olarak hazırladığı raporda, daha sıkı bir mali bütünleşme sağlanması gerektiğine vurgu yapmıştır. Ortak bir bankalar birliği kurulmasının parasal birliğin devamı için şart olduğu belirtilmiştir. Büyüme rakamlarındaki düşüşün canlandırılması ve uzun vadeli bir büyümenin sağlanabilmesi için yapısal reformlara gidilmesinin önemi aktarılmıştır. Hazırlanan raporda, ekonomik büyüme tahminlerine de yer verilmiş olup, Euro Bölgesi’nin 2012 yılı itibariyle yüzde 0.3 ve 2013 yılında ise yüzde 0.7 daralacağı öngörülmüştür. [4] Bilindiği üzere yaşanan krizden daha fazla etkilenen ekonomiler (Yunanistan, İspanya gibi) Euro Bölgesi büyüme rakamlarına olumsuz etki etmektedir. İşsizlik rakamları ise hala önemli seviyelerdedir.

Yunanistan Krizi’nin Ekonomiye Kattığı Terim: Grexit!

İngilizce, Greece (Yunanistan) ve Exit (çıkış) kelimelerinden türetilen “Grexit”* Yunanistan’ın Euro’dan çıkışı için kullanılmaya başlanan yeni bir teknik kavram olarak ekonomi literatürüne girmiş bulunmaktadır.[5] Uzun zamandır yapılan, “Yunanistan’ın Euro’dan çıkışı” tartışması, ülkedeki son seçimlere adeta damgasını vurmuştu. Yunanlılar seçimlerde, Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nde kalması (Yeni Demokrasi Partisi ND- Antonio Samaras) veya Euro Bölgesi’nden ve AB’den çıkması (Birleşik Radikal Sol İttifak Partisi – SYRIZA) seçeneklerini oylamıştır. Her ne kadar SYRIZA, ne Euro Bölgesi’nden ne de AB’den çıkmak gibi bir hedefi olmadığına seçmenleri ikna etmeye çalışsa da; AB, Avrupa Birliği Merkez Bankası ve IMF üçlüsü (Troyka), “Samaras’la yola devam”, demiştir. Ancak seçimlerin üzerinden henüz bir aylık bir süre geçmesine rağmen, Yunan ekonomisinden alarm sinyalleri gelmeye başlamıştır. Paranın bittiği ve yardım fonu dışında ek kredi arayışlarına girildiği, basına yansıyan haberler arasında yer almıştır.  IMF’den bir yardım paketi alınmazsa Eylül ayına kadar tüm kaynakların tükenmiş olacağı da söylenmektedir.

[siteorigin_widget class=”SiteOrigin_Widget_Image_Widget”][/siteorigin_widget]

İspanyol İtfaiyecisinin Yangınını Kim Söndürecek?

Alarm veren diğer bir ülke olan İspanya da kurtarma fonundan yardım istemiş ve Liderler Zirvesi’nden de olumlu bir karar çıkmıştı. Merkez Bankası eski başkanı, ekonomide yaşanan sıkıntılara dayanamayarak, geçtiğimiz ay görev süresinin dolmasına bir ay kala istifa etmişti. Ancak yeni başkanLuis Maria Linde’nin de işinin kolay olmayacağı belli olmuştur.

Linde, 17 Temmuz günü yaptığı açıklamada, sermayesi yeterli olmayan bankaların kapatılacağını belirtmiştir. İspanya yeni Başbakanı Mariano Rajoy’un ise açıkladığı kemer sıkma politikaları sonucu, 65 milyar Euro’luk önlem paketi kabul edilmiş bulunmaktadır. Bu önlem paketi İspanyol halkını sokaklara dökmüştür. İşsizliğin yüzde 25’lere ulaştığı ve kamuda maaşların her geçen gün azaldığı ülkede, en dikkat çekici protestoyu ise İspanyol itfaiyeciler gerçekleştirmişlerdir. Tüm dünya televizyonlarına yansıyan görüntülerde, itfaiyeciler soyunmuş ve “Her şeyimizi aldınız, çıplak kaldık” protestosu yapmışlardır.[6]

Türkiye’nin Performansı da Bozuldu

2012’nin ilk altı aylık ekonomik performansı hakkında açıklama yapan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin performansında istemedikleri bir bozulmanın söz konusu olduğunu belirtmiştir. Bakan tarafından yapılan değerlendirmede, 2011 yılının ilk altı ayında bütçenin 3.1 milyar lira fazla verdiği, oysa bu yılın aynı döneminde 6.3 milyar liralık açığın ortaya çıktığı söylenmiştir. 2012 yılı Haziran ayı sonu itibariyle kamu gelirleri (özellikle turizm ve vergiler) yüzde 7.1 azalırken giderleri ise yüzde 31 artmıştır. Konu ile ilgili olarak acil önlemler alınacağını söyleyen Bakan Şimşek, “Kamu kurumlarının harcamalarını kısacaklarını ve özel sektörde de vergi kaçaklarının üzerine gideceklerini” belirtmiştir.[7]

Değerlendirme:

Amerika’da, 2008 krizinden sonra kredi çekme işlemleri artık çok zorlaştığı için tüketiciler para harcama konusunda çekimser davranmaktadırlar. Amerikan hane halkının tüketimini kısması demek, Birleşik Devletler’in ithalatını azaltması anlamına gelir. Bunun da uzun vadede hem içte hem de Amerika’nın dışındaki ekonomilerde olumsuz yankılarının olacağı aşikârdır. Amerikan Merkez Bankası, gerekirse bir müdahalede bulunacağını söylemekte ancak bu adımı atmayı da mümkün olduğu kadar geciktirmektedir. Bu da, kriz kahini olarak bilinen Nouriel Roubini’nin açıklamalarında dikkat çektiği durgunluğun önlenmesi için FED’in daha ne kadar bekleyeceği, sorusunu akıllara getirmektedir.

AB’de ise “Kriz yayılıyor mu”, endişesi başlamıştır. AB Merkez Bankası (ECB)’nin kararları sıkıntıdaki ülkelere deva olmamaktadır. Sırada olup, ECB’den yardım almayı bekleyen ülke sayısı da her geçen gün artmaktadır. Bir an önce Mali Birlik konusunda bir adımın atılması gerekmektedir. Ancak Avrupa’da karar alma süreci yeterince işlememektedir.

Ekonomisi zorda olan her ülke ya kendi mali kurumlarından ya da bu konuda yetkin fonlardan destek arayışlarına girmişlerdir. Ancak beklenen yardımların hemen bir çırpıda gelmesi de pek mümkün görünmemektedir.

ABD ve Avrupa ekonomilerinde yaşanan durgunluğun Türkiye’ye yansımaması mümkün gözükmemekteydi. Ancak hükümet yetkilileri, sürekli olarak ekonominin iyi gittiğini, krizin bizi “teğet geçtiğini” belirtiyorlardı. Bu durumun sürdürülebilir olması imkânsız görünüyordu. Önceki aylarda bütçe gelirlerine katkı sağlanması amacıyla ek kaynak arayışlarına gidilmiş ve bazı fonlar da yaratılmıştı. 6111 sayılı kanunla, Sosyal Güvenlik Kurumu’nda oluşmuş prim borçları, yeniden yapılandırılmış, bedelli askerlik uygulaması ile de bir miktar ek kaynak bulunmuştu. Bu ve benzeri arayışların beklenen gelir rakamlarını sağlanamadığı, buna mukabil özellikle enerji alanındaki harcamalardaki artışın ise frenlenemediği gözlemlenmektedir. En büyük ihracatını AB’ye yapan Türkiye’nin, ekonomisi iyi olmayan Avrupa’ya bu kadar bağlı olması, ülkede sonunda etkisini göstermiştir. Cari açık rakamlarında az da olsa azalma olmakla beraber, bu durum büyüme hedeflerinden fedakârlıkla gerçekleşmektedir. Böylesi bir ortamda da cari açığın kısa zamanda kapanması, dış ödemeler dengesinin düzeltmesi beklenmemelidir. Bütün bunlara ek olarak, Suriye ile yaşanan ve yaşanması muhtemel gerginliklerin, ekonomiye yansımalarının ne kadar büyük olacağı ancak bu siyasi kriz ortadan kalktıktan sonra anlaşılacaktır.

[1] IMF Executive Board Concludes Article IV Consultation on Euro Area Policies, http://www.imf.org/external/np/sec/pn/2012/pn1280.htm, Erişim Tarihi: 21 Temmuz 2012

[2] Nouriel Roubini, A Global Perfect Stormhttp://www.social-europe.eu/2012/06/a-global-perfect-storm/, Erişim Tarihi: 22 Temmuz 2012

[3]Bernanke Konuştu Piyasalar ‘Kırmızı’ya Döndü! Habertürk, http://ekonomi.haberturk.com/makro-ekonomi/haber/759696-bernanke-konustu-piyasalar-kirmiziya-dondu, Erişim Tarihi: 22 Temmuz 2012

[4]IMF Executive Board Concludes Article IV Consultation on Euro Area Policies, http://www.imf.org/external/np/sec/pn/2012/pn1280.htm, Erişim Tarihi: 20 Temmuz 2012

[5] Is Grexit good for the euro? The Economist, http://www.economist.com/blogs/charlemagne/2012/06/germany-and-future-euro-1, Erişim Tarihi: 22 Temmuz 2012

[6] Çılgın itfaiyecilerhttp://haber.gazetevatan.com/cilgin-itfaiyeciler/466122/7/Yasam, Erişim Tarihi: 20 Temmuz 2012

[7] Dikkat! Patronlara gözaltı, http://www.cnnturk.com/Finans/haber_ic.asp?id=820461, Erişim Tarihi: 21 Temmuz 2012

http://www.turksam.org/tr/a2713.html

Bu makale 5 Ağustos 2012 tarihinde TÜRKSAM Ekonomi Enstitüsü’nce yayınlanmıştır.

Scroll to top
error: