Türkiye’de Altının “Yastık Altından” “Kayıt Altına” Geçiş Süreci

[siteorigin_widget class=”SiteOrigin_Widget_Image_Widget”][/siteorigin_widget]

Dünya Bankası’nın Küresel Ekonomik Beklentiler Raporu’nda Türkiye için bu yıl tahmin edilen 64 milyar dolarlık cari açık tahminine ek olarak, 2012 yılı içerisinde yaklaşık 200 milyar dolarlık bir dış finansman ihtiyacı olacağı belirtildi. Hükümetin bu finansmanı bulmak için çözüm önerileri arasında “yastık altı” altınları ekonomiye kazandırma çabalarının yanı sıra bankaların bu altınları çekmek için cazip uygulamaları, Türkiye’nin Yunanistan ve İran’la olan altın trafiği, konunun tarafımızca incelenmesini gerektirecek öneme ulaşmıştır.

Yatırımcıların “güvenli liman” olarak tanımladığı altın, son yıllarda dünyada ve ülkemizde hem kendisi hem de kendisine bağlı yatırım araçlarını cazip hale getirmiştir. Türkiye’de Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verileri, son bir yılda altın mevduat büyüklüğünün 3.1 milyar liradan 13.6 milyar liraya yükseldiğini göstermektedir.

Hatırlanacağı üzere, 2011’in son dönemlerinde Türkiye’de bankalardaki bireysel tasarruflar azalmış, buna karşılık altın fiyatlarında yükselme ve talep yaşanmıştı. Türkiye’de “yastık altı” tabir edilen, daha çok bireysel olarak alınan mücevherat amaçlı altın, uluslararası piyasada “hurda altın” olarak tanımlanmaktadır. Büyük bir kısmı da tasarruf olarak saklanan bu kapsamdaki altının Türkiye’deki miktarının 5 bin ton, değerinin ise 260 milyar dolar civarında olduğu öne sürülmektedir.

Wall Street Journal’a Haber Olan Altınlar

Wall Street Journal’da (WSJ) yayımlanan 22 Mart 2012 tarihli Joe Parkinson imzalı makaleye göre, “Türkiye’nin zuladaki altınlara göz diktiği” belirtilmekteydi.[1] Türk hükümetinin çok büyük bir cari açıkla karşı karşıya kaldığı ve halkın elinde bulunan ve “yastık altı” diye tabir edilen tasarruflarındaki altın bölümünü ekonomiye katmaya çalıştığı yorumu yapılmıştı. Kısa bir süre içinde bir teşvik planının yürürlüğe konulacağı da belirtilmişti. Aylar öncesinden WSJ’ye haber olan Türkiye’nin “yastık altı” altınları için beklenen teşvik planında ilk adımlar atılmaya başlandı. Bankalar tarafından Merkez Bankası nezdinde açılan hesaplarda, 2008 yılında yüzde 10 olan zorunlu karşılık tutarı altın miktarı, 31 Mayıs 2012’de yayımlanan yeni tebliğ ile yüzde 20’ye çıkarılmış bulunmaktadır.

Zorunlu Karşılıklar Hakkındaki Tebliğ

Beklenen teşvik planı 31 Mayıs 2012 tarihli “Zorunlu Karşılıklar Hakkında Tebliğ (Sayı: 2005/1)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sayı: 2012/5)” ile yayımlanmıştır.[2] Bu tebliğe göre de, bankaların zorunlu karşılık olarak bulunduracakları altın miktarı yüzde 10’dan yüzde 20’ye çıkartılmıştır. İlerleyen günlerde bu oranın yüzde 30’lara kadar artırılabileceği de belirtilmektedir.[3]

Bankaların Kolye, Küpe Toplaması Kuyumcuları Kızdırdı

Bankalar altın mevduatlarını cazip hale getirmek için yaratıcı öneriler sunuyorlar. Altına faiz yerine altın getirisi veren bankalar, altını reel sektörde değerlendirip, faizsiz bankacılığı tercih eden müşteri kesimine de hitap etmeyi hedeflemektedirler. Bankaların “hurda altın” olarak tanımlanan kolye ve küpeleri toplamaları ise Türkiye’de bulunan yaklaşık 30 bin kuyumcuyu kızdırmış bulunmaktadır. Kuyumcuların işini elinden alan diğer bir uygulama ise “altınmatik”tir. Bankaların ATM’lerinden artık gram altın da çekilebilmektedir.

Bazı bankalar da “taksitli altın kredisi” vererek eskiden evlerde yapılan “altın günleri”nin yerine göz dikmiş bulunuyorlar. Kızdırdıkları kuyumcuların gönlünü almak için ise bankalar, özel ”altın kredisi” uygulaması başlatmışlardır. Bu ürünle kuyumcuların, uluslararası piyasalarda, daha geniş müşteri kitlelerine hitap edebilmeleri ve kur riskinden korunmaları hedeflenmiştir.

Türkiye’nin Yunanistan ve İran’la “Altın Çağı”

Krizdeki Yunanistan bankaları güven vermeyince Yunan vatandaşların bir kısmı da yatırımlarını Türkiye’de değerlendirdikleri görülmektedir. Geçtiğimiz haftalarda Yunanistan Komünist Partisi lideri Aleka Paparigas bir açıklama yapmış ve Türk bankalarının tehdit altında olduğunu belirtmişti. Bu açıklamanın ardındaki gerçek sonradan anlaşılmıştır. Yunanistan’da, kriz sonrası, 800 milyon Euroluk bir mevduat çıkışı olmuştur. Bu rakamın yaklaşık 400 milyon Euro’sunun Türk bankalarına aktarılmış olduğu tahmin edilmektedir. Yunanistan’dan sadece nakit değil aynı zaman da altın da Türkiye’ye gelmektedir. Günübirlik olarak Türkiye’ye gelen Yunan gruplar yanlarında gizlice getirdikleri altınları İstanbul’da bozdurarak ülkelerine geri dönmektedirler. Bu şekilde gelen ve Kuyumcukent’te bozdurulan altınlar kayıt dışı işlem görmektedirler.

[siteorigin_widget class=”SiteOrigin_Widget_Image_Widget”][/siteorigin_widget]

Türkiye İstatistik Enstitüsü’nün (TÜİK) Mayıs sonu dış ticaret verilerine göre Türkiye’nin İran’la gerçekleştirdiği altın ticaretinde göze çarpan bir gelişme olduğu da ortaya çıkmıştır. 2011-2012 Nisan ayı verileri karşılaştırıldığında Türkiye’nin İran’a sattığı altının geçen yıla göre 4 kattan fazla arttığı gözlemlenmiştir. TÜİK dış ticaret verilerine göre, Türkiye’nin Nisan 2012’de en fazla ihracatını İran’a yaparak 1.47 milyar dolara ulaştığı, bu rakamının en dikkat çeken bölümünün ise 1.2 milyar dolarlık altın satışı ile İran’la yapılan ihracatın oluşturduğu açıklanmıştır. 2012 yılı aynı döneminde İran’a satılan altın miktarı yaklaşık 300 kilogram düzeyindeyken, 2012 Mart ayında bu rakamın 11 tonu geçtiği, Nisan ayında ise 26 tonu aştığı belirtiliyor. Bu rakamlar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 440’lık bir yükselişi işaret etmektedir.

Değerlendirme

Öncelikle belirtmemiz gerekir ki; Türkiye’de bulunan “yastık altı” altın rakamının 5 bin ton olduğu sadece bir söylentidir. Bu rakamın gerçek olması mümkün gözükmemektedir. 2008 yılında tahminen 2 bin 500 ton olduğu düşünülen rezerv krizin etkisi ile de erimiştir. Bireysel olarak altına yatırım tekrar son aylarda artış göstermiştir. Bu rakamların, WSJ veya Financial Times tarafından telaffuz edilmesinin tamamen manüplasyon amaçlı olduğu ve altına olan ilginin arttırılması için yapıldığı da söylenilebilir.

Bölgesel olarak daha çok Arap ülkelerinin tercih ettiği altın bankacılığının Türkiye’de son dönemde ısrarla gündeme gelmesinin nedenleri arasında; “yastık altını” kayıt altına almak, cari açığa çare bulmak, yapılan bankacılık işlemleri nedeniyle dolaylı olarak vergilendirilme yapabilmek ve ekonomide çarpan etkisi yapmasının beklenmesi, sıralanabilir. Burada bireysel tasarruf sahiplerinin dikkat etmeleri gerek konu ise; bankalara yatırılan altının nakde çevrileceği ve geri ödemelerin de altın olarak değil nakit olarak yapılacağı konusudur. Yani bir anlamda altınlar buharlaşmaktadır!

ABD’nin ambargosu nedeni ile dolarla ticaret yapamayan İran hükümeti ise altına yönelmiştir. Türkiye’den 1.2 milyar dolarlık altın İran Merkez Bankası tarafından çekilmiş bulunmaktadır. Daha önce Çin de altınla ticaret yapacağını açıklamıştır.

Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü verilerine bakıldığında, geçen yıla oranla üretilen altının ağırlığının yüzde 11.4 artması dikkat çekicidir. Altınlar bankalarda buharlaşıyorsa Darphane’nin bastığı altınların İran’a gittiğini söylemek mümkün gözükmektedir.

[1]http://online.wsj.com/article/SB10001424052702304636404577295582725596106.html, Erişim Tarihi: 16 Haziran 2012

[2]http://www.tkbb.org.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=4187&Itemid=776, Erişim Tarihi: 16 Haziran 2012

[3]http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1153069-mb-tl-munzamlarinda-altinin-payi–30a-cikartilabilir, Erişim Tarihi: 16 Haziran 2012

[4]http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yg/habergoster.php?haber=68221, Erişim Tarihi: 16 Haziran 2012

Scroll to top
error: