Küresel Ekonomide İyileşme Yavaş Büyüme İle Olacak

Küresel Ekonomide İyileşme Yavaş Büyüme İle Olacak*

Peyman YÜKSEL

Ekonomist

Ulusal Ekonomik ve Sosyal Araştırma Enstitüsü (NIESR), küresel büyümenin 2017 yılında yüzde 3,2 ve 2018’de yüzde 3,6 oranında gerçekleşmesini öngörüyor. Reel olarak yüzde 4’lük bir büyüme güçlü olarak tanımlanırken bu beklentiler, 2008 global krizi öncesi büyüme rakamlarının altında seyrediyor. Ekonomi zirvelerinde tartışılan konulardan olan, “uluslararası ekonomik entegrasyonun sağlanması” en önemli öncelikler arasında yer alıyor. Dünyada ticaret yapmanın yollarını kolaylaştırmak, ülkeler arası yasal-finansal uyum sorunlarının çözülmesi, durağan ekonomilerin özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin canlandırılması, negatif faizlerin yarattığı finansal istikrarsızlığın ortadan kaldırılması gerekiyor. Merkez Bankalarının sürekli piyasaya para sürerek ekonomiyi canlandırma çabaları bankaları cephanesiz bıraktı. Ülkelerin riskten kaçarak içe dönük kalkınma çalışmaları ve ekonomik anlamda korumacı yaklaşımlarla küresel ekonomide canlanmanın olmayacağı fark edildi. Bu sorunlara bir an önce çözüm sağlanmazsa, makroekonomik politikaların küresel resesyonu önleme ihtimali gün geçtikçe düşüyor.[1]

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), Kasım ayı sonlarında yayınladığı Ekonomik Görünüm Raporu’nda, 2016’ya ait küresel büyüme beklentisini yüzde 2.9’da tutarken, 2017’ye dair beklentiyi 0.1 puan artırarak yüzde 3.3’e yükseltti. Raporda, Türkiye’nin 2016-2018 yılları arasında ortalama yüzde 2,5 büyüyeceği öngörülüyor. Son 10 yılda ortalama yüzde 3,9 büyüyen Türkiye ekonomisinin, yüzde 3’ün altına yavaşlayacağı ancak 2017-2018 döneminde toparlanacağı düşünülüyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) Kasım ayı başında yayınladığı “Global Ekonomik Görünüm” raporunda ise Türkiye için, 2016’da yüzde 3,3, 2017 yılında ise yüzde 3 büyüme öngörüsünde bulundu. Buna karşılık Dünya Bankası da, Türkiye yüzde 3,5 değil yüzde 3,1 büyüme gösterecek, dedi. Genel eğilim Türkiye ekonomisinde bir daralmanın yaşanacağına dair. Zaten üçüncü çeyrek yani Temmuz-Ağustos-Eylül ayı büyüme rakamlarında yüzde 1,8 küçülme gözlemlendi. En büyük daralmaların tarım (yüzde 7,7) ve hizmet (yüzde 8,4) sektörlerinde yaşandığı görülüyor. 2016 yılının birinci ve ikinci çeyrek büyüme oranları ise yüzde 4,5 olarak açıklanmıştı.

[1] Ulusal Ekonomik ve Sosyal araştırma Enstitüsü (NIESR) Kasım 2016 Dünya Ekonomi Raporuhttp://www.niesr.ac.uk/sites/default/files/World economy Press Release Nov 16_sk_il1.pdf

Kasım Ayında Dünyadaki Gelişmeler

Kasım 2016’da dünya gündemini en çok meşgul eden konulardan birisi, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) yeni başkanı olarak Cumhuriyetçi aday olan Donald Trump’ın seçilmesiydi. Trump, büyük bir sürpriz yaparak rakibi Demokrat aday Hillary Clinton’ı yendiği seçimde, 306 delege ile ABD başkanlık koltuğunu oturmaya hak kazandı. Geçtiğimiz günlerde OECD “Küresel ticaret derin bir rahatsızlığın içinde ve hatta ‘kalp durması’ riski ile karşı karşıya kalabilir” demişken, ABD’de beklenmeyen adayın seçimi kazanması bu risklerin artmasına neden olacak mı, hep birlikte göreceğiz. Çünkü Trump ABD’yi, “potansiyel felaket” olarak tanımladığı Trans-Pasifik Ortaklığı (TPP) ticaret anlaşmasından çekme konusunda kararlı gözüküyor. Korumacı politikalarda daha ileri gitmesi muhtemel olan Trump’ın, dış ticarette yeni bariyerler koyabileceği ve ABD’yi NAFTA’dan çekme girişiminde bulunabileceği konuşuluyor.

Dünya ticaretinin yüzde 40’ını belirleyecek TPP anlaşması tehlikeye girince Çin, bölgede alternatif ekonomik işbirliği arayışlarına girişti. Çin’in, Asya Pasifik Serbest Ticaret Bölgesi (FTAAP) ve Genişletilmiş Bölgesel Ekonomik İşbirliği (RCEP) isimleri ile hazırlığını yaptığı oluşumlar, TPP’ye iyi birer alternatif olma yolunda. Çünkü TPP anlaşması Çin’i dışarıda bırakmış ve bu da Obama döneminin en büyük başarılarından biri olarak lanse edilmişti. Çin, özellikle sanayi sektöründe canlılığı sürdürebilmek ve genel olarak ekonomide yaşadığı sorunlara çözüm bulmak için Asya-Pasifik coğrafyasında serbest ticaret alanı yaratmaya çalışıyor. Bütün bu gelişmeler çerçevesinde Çin ekonomisi, 2016 yılı üçüncü çeyreğinde beklentiler doğrultusunda yani yüzde 6,7 büyüme gösterdi.

Amerikan ekonomisinin ise üçüncü çeyrekte büyüme rakamları yüzde 2,9’dan yüzde 3,2’ye revize edildi. Bu, son 2 yılın en hızlı büyümesi oldu. Özel sektörde istihdamdaki iyileşme (beklenen 170 bin, gerçekleşen 216 bin) ve hane halkının harcamaları büyümeyi destekledi. Ancak hâlâ şirket yatırımları beklenen oranlarda gelmiyor. Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) faiz artışını etkileyen göstergelerden biri olmamasına rağmen dolar kurundaki artışın Amerikan ekonomisini uzun vadede olumsuz etkilemesi söz konusu. Aşırı değerlenen dolar, Amerika’da ihracatı azaltırken ithalatı artırıyor, bu da cari açığı yükseltiyor. İstihdamı ve büyümeyi olumsuz etkileyecek olan bu durum, faiz artışının bir müddet ertelenmesini gerektirebilir. Çünkü FED’in faiz artışı kararı, kurun daha da yükselmesine neden olacaktır. Ancak, ABD’de bir kısım çevreler küresel risk etkilerinin sürdüğü görüşünü paylaşırken çoğu politika yapıcı da FED’in “göreceli olarak” yakın bir zamanda faizi artırmasının uygun olacağını söylüyor. Aralık sonu toplantısında FED’den 0,25 değil belki de 0,50’lik bir faiz artışı gelebilir.

Ekonomik ve İş Araştırmaları Merkezi (CEBR), İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) çıkma kararından (Brexit) sonra, İngiltere’de şirketlerin yatırım kararlarını ertelediğini veya iptal ettiğini ve bu yatırımların toplamının 81 milyar dolara ulaştığını açıkladı. Bu kararlarda poundun değer kaybı ve artan enflasyon endişesinin de etkili olduğu belirtiliyor.

Rusya kasım ayında bir skandalla sarsıldı. Rusya Ekonomi Bakanı Aleksey Ulyukayev, devlet petrol şirketi Rosneft’te 5 milyar dolarlık anlaşmada yolsuzluk yaptığı ve 2 milyon dolar rüşvet aldığı iddiasıyla gözaltına alındı. Rusya, rublede yaşanan devalüasyon, merkez bankasının artırdığı faizlerle durma noktasına gelen ekonomisi ve yüksek enflasyonla mücadele ediyor. Rusya’da Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın (GSYH) bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 0,4 daraldığı bildirildi.

Güney Amerika’yı kasım ayında sarsan olay ise Bolivya’dan Kolombiya’ya gitmekte olan ve Brezilyalı futbolcuları taşıyan uçağın düşmesi ve 81 kişiden sadece 5’inin kurtulabilmesi oldu. Bütün kıtayı yasa boğan olaydan sonra futbol maçları iptal edildi. Güney Amerika son yıllarda AB benzeri bir yapı oluşturulmaya çalışıyor: Güney Ortak Pazarı (MERCOSUR).Bu oluşum, Güney Amerika’da üye ülkeler arasında mal, hizmet ve insanların serbestçe dolaşımını öngören, aynı zamanda gümrük birliği uygulamasına sahip bir ticari ortaklık bloğudur. İlk olarak, 26 Mart 1991 yılında Brezilya ve Arjantin’e Paraguay ve Uruguay’ın katılımıyla ortaya çıkan yapıya daha sonra diğer ülkeler de katıldı. Brezilya ve Arjantin devlet başkanı Alfonsin ve JoseSarney, bir araya gelerek MERCOSUR’un temel taşı denebilecek Foz de Iguazu Deklarasyonu’nu imzaladılar. İki ülke de ilk defa ekonomi politikalarının gözden geçirilmesi gerektiğini bu bildirgede belirtmiş oldular. MERCOSUR’a tam üye ülkeler: Arjantin, Brezilya, Paraguay, Uruguay ve Venezuela’dır. Ortak üye ülkeler Şili, Bolivya, Ekvator, Peru ve Kolombiya’dır.30 Haziran 2008 tarihinde Türkiye, Ortak Pazar Konseyi “MERCOSUR ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Kurulması İçin Çerçeve Anlaşması” imzalanmasının onayına karar verdi ve ertesi gün de anlaşma imzalandı. Ancak bu ay MERCOSUR’da bir gelişme yaşandı. Taahhütlerini yerine getirmede başarısız olan Venezuela’nın üyeliği iptal edildi. Ticari ortaklığın kurucu üyeleri Arjantin, Brezilya, Uruguay ve Paraguay’ın iptal kararını, Venezuela hükümetine ortak bir mektupla bildirdiği kaydedildi.

Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu, T.C. Ekonomi Bakanlığı’nın ev sahipliğinde 2-3 Kasım tarihlerinde, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından İstanbul’da gerçekleştirildi. Türkiye’nin şimdiye kadar 40 Afrika ülkesiyle ticari ve ekonomik boyutta, 19 ülkeyle Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması, 4 ülkeyle Serbest Ticaret Anlaşması, 9 ülke ile Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşmasını imzaladığı vurgulandı. Türkiye’nin Afrika ile yaptığı toplam ticaret hacmi 2015 yılı itibariyle 19,4 milyar dolara ulaştı.

Türk Ekonomisinde Kasım Ayı

-Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev’in Ekim ayında imzaladığı kararname ile yasağı kaldırılan taze veya kuru meyve ithalatı işlemleri başladı. Türkiye’de üretilen 18,4 bin ton taze portakal ve mandalina Rusya’nın Novorossiysk kentine Kasım ayı başında ulaştı. Diğer bazı tarım ürünlerinde; mesela domateste, hâlâ yasağın kalkması bekleniyor.

-Çin ve Türkiye arasında dış ticaret açığını kapatmak için 36 kamu sermayeli Çinli firma Türklerle 300 milyon dolardan fazla alım anlaşmasına imza attılar. Aralarındaki ticari dengenin sağlanması için her iki ülke de şu anda potansiyellerinin çok altında bir performans sergiliyor. Karşılıklı ticareti artırmanın en önemli yolu da Çin’den Türkiye’ye yapılan ziyaretlerde artışın sağlanması olarak görülüyor. Bu konuda en büyük sorun, iki ülke arasındaki direk uçuşların sağlanması. Türkiye’den Çin’e 21 uçuş varken Çin’den Türkiye’ye hiç olmaması öncelikli olarak çözülmesi gereken bir konu olarak gündeme geliyor.

Petrol fiyatlarında özellikle son 2 yıldır yaşanan düşüş, enerji faturalarına olumlu yansımıştı. Türkiye’nin 2016 yılı ilk 9 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 33 daha az enerji ithal ettiği ortaya çıktı. Enerji ithalatı 29,7 milyar dolardan 19,5 milyar dolara inerek 10 milyar dolara yakın ucuzladı. Ancak Eylül ayında, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC), 2008 yılından beri ilk kez üretimi azaltma konusunda tavsiye karar almıştı. OPEC, Kasım ayı sonunda bu konuda anlaşmaya varınca petrol fiyatlarının yukarı yönlü hareketlenmesine ve varil fiyatının 50 doların üzerine çıkmasına neden oldu. Bu gelişme Türkiye’de enerji faturalarına olumsuz yansıyacaktır.

-Kasım ayında yüzde 0,81 artması beklenen enflasyon, yüzde 0,52 artış gösterdi. Yıllık enflasyon yüzde 7’ye geriledi.

-Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BBDK) verilerine göre Türkiye’de gerçek kişilerin altın mevduat hesaplarında 2016 yılının ilk 9 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde10,8’lik bir artış meydana geldi. Tüzel kişilerin de hesapları dahil edilerek ölçüm yapıldığında, altın mevduatının yüzde 18,7 artışla 10 milyar 928 milyon 706 bin Türk Lirası rakamına ulaştığı açıklandı.

-2015 yılı ile karşılaştırıldığında bireysel kredi borcunu ödeyememekten dolayı yasal takibe düşenlerin sayısı yüzde 2 azaldı. 2016 yılının ilk 9 ayında bu rakam 546 bin kişi oldu. Aynı şekilde kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe alınan kişilerde de yüzde 5 azalma oldu ve sayıları 749 bin olarak gerçekleşti.

-Sanayi üretimi Eylül 2016’da yüzde 3,8’lik bir düşüş yaşadı. Sektörel olarak en yüksek azalış yüzde 14,2 ile dayanıklı tüketim mallarında gerçekleşti. Perakende satış hacmi de Ağustos’a göre yüzde 0,4 azaldı. Ekim ayında ise hizmet sektöründe durgunluk istihdama olumsuz yansıdı. Kasım ayında Yeni Siparişlerde sert bir düşüş yaşanınca üretim hız kesti.  Bu durum stoklarda bir miktar artışa ve istihdamda kayba neden oldu. Bütün bunlara karşın reel sektörün Türk ekonomisine olan güveninin devam ettiği açıklandı.

-Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, KOSGEB 2016 yılı Makine Teçhizat Kredi Faiz Desteği Programı’nda şirket başına verilecek kredi üst limitinin 1 milyon 500 bin Türk Lirası olarak belirlendiğini söyledi.

-Ağustos ayı işsizlik rakamları Kasım ortalarında açıklandı ve geçen yılın aynı dönemime göre 435 bin kişi artarak 3 milyon 493 bin kişi oldu. İşsizlik oranının yüzde 1,2 puanlık bir artışla yüzde 11,3’e yükseldiği gözlemlendi.

-Ocak-Ekim döneminde bütçe açığının 12,1 milyar Türk Lirası olduğu Maliye Bakanlığı tarafından açıklandı. Bütçe gelirleri 2015 Ekim ayına göre yüzde 1 azalarak 43,4 milyar lira, bütçe giderleri ise yüzde 18,9 artarak 43,5 milyar liraya yükseldi.

-Motorlu taşıtların Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) oranlarının yeniden belirlenmesi için Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi için kanun tasarısı TBMM’den geçti. Buna göre otomobillerin ÖTV oranları sadece silindir hacmine göre değil fiyatına, tipine, sınıfına, taşıma kapasitesine, cinsine, emisyonuna, kasa yapısına göre farklılık gösterebilecek.

-Alacakların yapılandırılması başvuru süresinin uzatılmasını da içeren “Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısı 16 Kasım 2016’da TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi.  Toplamda 77 milyar 602 milyon 570 bin 915lira alacak yapılandırıldı.

-Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), “2015 yılı Ar-Ge Faaliyetleri Araştırması” sonuçlarını Kasım ayında açıkladı. Buna göre, 2015 yılında Türkiye’de gayrisafi yurt içi araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) harcaması 2014’e göre yüzde 17,1 artarak 20,6 milyara çıktı. Ar-Ge harcamalarının toplam GSYH’deki payı ise yüzde 1,06 olarak gerçekleşti.

-Türkiye’nin en büyük tarım fuarı Growtech Eurasia16. Uluslararası Sera, tarım Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı Antalya’da Expo Center’da açıldı. 22 farklı ülkeden 700’den fazla ulusal ve uluslararası katılımcı fuarda yer aldı.

-Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Kasım ayı ihracat rakamlarına göre ihracat yüzde 5 artarak 11 milyar 952 milyon dolar oldu. 2016’nın ilk 11 aylık döneminde ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,4 azalışla 128 milyar 973 milyon dolar oldu. Ekim ayında dış ticaret açığı yüzde 13,2 artmış ve 4 milyar 164 milyon dolar olmuştu. İhracat yüzde 3 azalmış, ithalat yüzde 0,5 artmıştı. AB’ye ihracatın yüzde 0,8 azaldığı gözlemlendi.

Dolar kurundaki artış, Türkiye’nin ABD’den ithalatını yüzde 35 azalttı. ABD’ye ihracatın ise yüzde 9 azaldığı gözlemlendi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle oluşturulan 2016 yılının eylül ayına ilişkin geçici dış ticaret verilerinden derlenen bilgilere göre, Türkiye’nin ABD’den ithalatı 1 milyar 24 milyon 809 bin dolardan, 666 milyon 102 bin dolara düştü.

Türkiye’de kasım ayındaki gelişmelere genel olarak baktığımızda, ÖTV’deki artışın otomotiv sektöründe daralmaya sebep olması muhtemel görünüyor. Pazarın daralması sektörde büyümeyi durduracağından yatırımların iptali veya ertelenmesi söz konusu olabilir. Yükselen dolar kuru da hem enflasyon beklentisini artırıyor hem de dolarla borçlananları endişelendiriyor. AB ile müzakere sürecinde yaşanan gerilimler neticesinde ilişkilerin zayıflaması muhtemel görünüyor. Ancak uzun vadede karşılıklı çıkarlara bakıldığında bunun geçici bir süreç olması her iki tarafında menfaatine olacaktır. Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ile temasların daha yoğunlaştırılması olumludur ancak ŞİÖ ve AB birbirlerinin yerine konabilecek yapılar değildir. Her iki tarafla da ilişkilerin sürdürülmesi ülkemizin menfaatleri gereğidir. Belirsizliklerin ortadan kaldırılması, katma değer üreten malların üretilmesi, AR-Ge’ye daha fazla pay verilmesi yatırımcıları çekecek adımlar olacaktır. Orta vadeli Ekonomik Program çerçevesinde ise alt yapı yatırımlarına yönelik projelerin artırılmasının memnuniyet yarattığı gözlemleniyor. Büyük altyapı projelerinin planlama, satın alma ve mali yönetimleri konusunda şeffaf ve entegre bir çerçevede yapılması, maliyetleri azaltması ve büyüme dostu harcamalar için alan açması bekleniyor.

2016’nın son ayına girerken dünyada ve ülkemizde yaşanan gelişmeleri ele almaya devam edeceğiz.

* Bu makale TSE Standard, Ekonomik ve Teknik dergisi Kasım 2016 sayısında yayınlanmıştır.

Scroll to top
error: