Küresel Ekonomide Sürdürülebilir Büyüme Hedefleniyor

Peyman Yüksel

Ekonomist

Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nun Ekim 2017 sayısını “Sürdürülebilir Büyümeyi Amaçlamak” başlığıyla 10 Ekim’de yayımladı.

IMF, 2017 ve 2018 yıllarına yönelik küresel büyüme beklentilerini 0,1 puan artırarak sırasıyla yüzde 3,6 ve yüzde 3,7’ye yükseltti. İki yıllık bir iyimserlik öngörülmesine rağmen 2022 yılına kadar Batı ekonomilerinin hemen hepsinde durgunluk yaşanması bekleniyor. Ülkelerin daha “korumacı” bir ticarete yönlenmeleri durgunluğa en önemli sebeplerden birisi olarak düşünülüyor. Verim artışının yavaşlaması ve emek piyasasının yaşlanması büyüme rakamlarını aşağı çekiyor.

IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantıları kapsamında düzenlenen 36. Uluslararası Para ve Finans Komitesi (IMFC) Toplantısı’nın sonuç bildirisi ise 14 Ekim’de yayınlandı. IMF üyeleri, küresel ekonomideki iyileşmenin yapısal reformlar için yarattığı fırsatın kaçırılmaması gerektiği konusunda ortak görüş sergilediler. Bildiride; küresel toparlanmanın henüz tamamlanmadığına, enflasyonun birçok gelişmiş ülkede hedefin altında kaldığına, potansiyel büyümenin düşük seyrettiğine vurgu yapıldı. Kısa vadeli risklerin genel olarak dengede görünmesinin yanıltabileceğine, orta vadeli ekonomik risklerin aşağı yönlü olduğu ve jeopolitik gerilimlerin artığına dikkat çekildi. Güçlü, sürdürülebilir, kapsayıcı, istihdam zengini ve dengeli büyüme için tüm politika araçlarını seferber edeceği taahhüdünün yinelendiği raporda, yapısal reformlar, parasal ve mali politikalar olmak üzere tüm politika araçlarının, hem tek tek hem de toplu olarak kullanılacağı ifade edildi.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Ticaret Bakanlığı’nın, temmuz-eylül dönemine ait öncü Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) tahminlerine göre, ABD ekonomisi bu yılın üçüncü çeyreğinde, Harvey ve Irma kasırgalarına rağmen, yüzde 3 büyüyerek beklenenden daha iyi bir performans gösterdi. Üçüncü çeyrek beklentisinin yüzde 2,6 seviyesinde olmasına rağmen tüketici harcamaları, stok yatırımları, kamu harcamaları ve net ihracatın büyümeyi desteklediği belirtildi. Amerikan Merkez Bankası (FED) Başkanı Janet Yellen ise ABD ekonomisinde bu yıl yaşanan en büyük sürprizin zayıf enflasyon olduğunu, işgücü piyasasının güçlenmeyi sürdürdüğünü,  ABD’de ekonomik büyümenin yılın ikinci yarısında potansiyelin üzerinde kalacağı öngörüsünde bulundu.

FED’in 31 Ekim-1 Kasım tarihlerinde yaptığı toplantıda politika faizi değişmedi. Değerlendirmeler, FED’in faizleri Aralık ayında artıracağına işaret olarak görüldü. Dikkatler Şubat ayında görev süresi dolan FED Başkanı Janet Yellen’dan sonra kimin para politikasından sorumlu olacağı üzerine yoğunlaşıyor. Avrupa İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) öncü verilerine göre, Euro Bölgesi ve Avrupa Birliği (AB) ekonomisi yılın 3’üncü çeyreğinde önceki çeyreğe kıyasla yüzde 0,6, geçen yılın 3’üncü çeyreğine göre ise yüzde 2,5 büyüdü. Euro Bölgesi’nde ekonomik güven endeksinin son 17 yılın zirvesine ulaşması, ekonomik görünümündeki iyileşmenin sinyalini veriyor. Euro Bölgesi’nde ekonomik faaliyetin hızlandığı, özellikle Avrupa’nın en önemli ekonomisi Almanya’dan gelen verilerdeki canlanmanın, Avrupa’nın dördüncü çeyreğine daha enerjik gireceği beklentilerini artırdığı gözlemleniyor.

İspanya’ya bağlı Katalonya Özerk Bölgesi, Madrid yönetiminin tüm engellemelerine rağmen 1 Ekim Pazar günü bağımsızlık referandumuna gitti. Katalonya Özerk Yönetimi Sözcüsü JordiTurull, referandumda 2,3 milyon geçerli oy kullanıldığını ve halkın yüzde 90,09’unun bağımsızlığa destek verdiğini açıkladı. Katalonya, İspanya’nın en zengin bölgelerinden birisi ve ülke nüfusunun yüzde 16’sını, gayri safi yurtiçi hâsılasının (GSYH) ise yüzde 19’unu oluşturuyor.

İspanya devletinin Katalonya’ya yaptığı devlet katkısı 2003 yılında bütçenin yüzde 16’sı iken 2015’te bu katkı yüzde 9,5’e düştü. Katalonya halkında, merkezi hükümetin bölgeye “aldığından daha azını verdiği” yönünde bir kanı uyandığı için bağımsızlık istemelerine karşın İspanya Anayasası, ülkenin bölünemez olduğunu ortaya koyuyor.

Ekim ayında petrol fiyatlarında artış gözlemlendi. Brent tipi petrolün varil fiyatı, Temmuz 2015’ten beri en yüksek seviyesine ulaşarak, Ekim ayı sonunda 61,16 doları gördü.  OPEC ve OPEC dışı ülkelerin, özellikle Suudi Arabistan’ın, üretim kısıntısını Mart 2018’den sonra dokuz ay daha uzatılabileceği ve Rusya’nın da bu kararı destekleyebileceği ihtimalleri petrol fiyatlarını yukarı taşıyor.

Dünya Bankası yetkilileri, Rusya’nın durgunluktan çıktığını ve ılımlı büyüme oranına döndüğünü açıkladı. Rusya Ekonomi Bakanlığı yetkilileri Eylül ayında GSYH’nın geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,4 büyüdüğünü, büyümenin petrol fiyatlarının ve genel makro istikrarın desteklenmesinden kaynaklandığını bildirildiler. Türkiye’den Rusya’ya domates ihracatına kısmen izin verilmesinin ardından Rusya, 1 Ocak 2016’da başlayan domates yasağını 1 Kasım itibarıyla kaldıran kararnameyi Ekim sonunda onayladı. Daha önce 350 bin ton civarında olan miktarı ise50 bin ton domatese indirdi. Ancak, zamanın hızla öne çekilmesini göz önüne alırsak miktarın ilerleyen dönemlerde artacağını öngörebiliriz. Çin ekonomisinin ise 3. çeyrekte yüzde 6,8 büyüdüğü, talebin artırıldığı, yoğunlaştırılmış reform ve yenilikler uygulandığı ve ekonominin canlandırılması için aksiyonlar alındığı yetkililerce açıklandı. Son otuz yılda ortalama olarak yüzde 9 büyüyen Çin ekonomisinin son yıllarda yavaşlaması, küresel büyümeyi etkileyen en önemli faktörlerden birisi oldu. 1960 yılında Çin’de kişi başına milli gelir 90 dolarken bu rakam 1981 yılında ancak 197 dolara gelmişti. Geçtiğimiz yılkişi başına milli gelir 8.123 dolar olurken, temel çelişkinin artık “halkın iyi yaşama ihtiyacı ile dengesiz ve yetersiz kalkınma” arasında olduğunu Çinli yetkililer bildirdi.

Bu seneki Nobel Ekonomi Ödülü’ne” davranışsal iktisat”a yaptığı katkılardan dolayı ABD’li Richard Thaler layık görüldü. ABD’li akademisyen Richard Thaler Hindistan Merkez Bankası başkanlığı yapmıştı.

Türkiye Ekonomisi Yüksek Oranda Büyümeye Devam Ediyor

IMF, “Sonbahar Dönemi Dünya Ekonomik Görünüm Raporu”nda,  Türkiye’nin büyüme beklentisini 2017 için yüzde 2,5’ten yüzde 5,1’e, 2018 için yüzde 3,3’ten yüzde 3,5’e yükselttiğini açıkladı. Raporda, “Türkiye’nin 2017 büyüme tahmini, birinci çeyrekteki üretimin, son birkaç çeyrektir daralan ihracatın toparlanması ve daha genişlemeci mali duruşun etkisiyle beklenenden güçlü gelmesine bağlı olarak, yüzde 5,1’e revize edildi.” denildi.

Dünya Bankası ise, Türkiye’ye ilişkin 2017 büyüme tahminini 0,4 puan artırarak yüzde 3,6’dan 4’e yükseltti.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Ekim ayı enflasyonu yüzde 2.08 arttı. Yıllık enflasyon ise son dokuz yılın en yüksek seviyesine gelerek yüzde 11.90 olarak gerçekleşti. Orta Vadeli Plan’da (OVP) TÜFE’nin yılsonunda yüzde 9,5, Merkez Bankası’na göreyse yüzde 9,8 olacağı öngörülüyor.

Ekim ayında ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8,96 oranında artarak 13 milyar 943 milyon dolar oldu. Buna karşın ithalat ise yüzde 25.22 oranında artarak 21 milyar 304 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret hacmimiz de yüzde 18.24 artarak 35 milyar 248 milyon dolar oldu. Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci AB ülkelerinin ihracatta yüzde 49,5’lik bir alan oluşturduğunu,  2017 yılının ilk on aylık döneminde ihracat yapan firma sayısının 72 bin 298, ithalat yapan firma sayısının da 77 bin 790 olduğunu belirtti.  Dünya Bankası’nın açıkladığı 2018 yılı İş Ortamı Raporu’na göre Türkiye’nin iş yapma kolaylığında 190 ülke arasında bir önceki yıla göre 9 basamak yükselerek 60’ıncı sırada yer aldığını söyleyen Bakan Tüfenkci, Sarp Sınır Kapısı’nın ise Mart 2018’de açılacağını ifade etti.

Maliye Bakanı Naci Ağbal, 2018’e ilişkin bütçe planlamasını açıkladı. Bakan Ağbal, Türkiye’nin 2018 yılı bütçe giderlerinin 762,8 milyar lira, bütçe gelirlerinin 696,8 milyar lira, vergi gelirlerinin 599,4 milyar lira, bütçe açığının ise 65,9 milyar lira olarak öngörüldüğünü söyledi.  Önce yüzde 40 olarak açıklanan Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) daha sonra yüzde 25’e indirildi. Bakan Ağbal, tahmini 25 milyar TL düzeyindeki yeni vergilerden elde edilecek gelirin 8 milyar TL’sinin doğrudan “savunma sanayine” aktarılacağını, buna ilave olarak 18 milyar TL’lik de savunma ve modernizasyonlarda harcama artışı beklediklerini açıklamıştı. Böylece, savunmaya ilave kaynak 26 milyar TL dolayında gerçekleşecek.

D-8 Ekonomik İşbirliği Örgütü 9. Zirvesi Türkiye’nin ev sahipliğinde “İş birliğiyle fırsatları çoğaltmak” temasıyla İstabul’da Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlendi. Dünyanın gelişmekte olan 8 ülkesinin; Türkiye, Azerbaycan, Gine, Nijerya, İran, Endonezya, Pakistan, Malezya, Bangladeş ve Mısır’ın üst düzey yetkililerinin, devlet başkanlarının katılımı ile düzenlenen zirvede D-8 ile İslam Kalkınma Bankası arasında mutabakat muhtırası imzalandı.

Türkiye ekonomisinde büyüme hızı dikkat çekiyor. Büyümenin olumlu etkileri yanında enflasyonun ve işsizliğin artmasını da göz önüne almamız gerekiyor. Enflasyonu artırıcı faktörlerden bazılarının artan kur oranları ve petrol fiyatları, enerji maliyetleri olduğunu söyleyebiliriz. Enflasyonu düşürücü önlemlerde ilave parasal sıkılaştırma beklenebilir. İstihdam artırıcı önlem olarak SGK primlerinin ertelenmesi gündeme gelebilir.

Önümüzdeki aylarda, 2017 yılının son çeyreğinde küresel ekonomide, FED’in ve Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) bilanço küçültmeye dayalı parasal sıkılaştırma dönemine girmesini, gelişmekte olan ülkelerin likiditenin bol olduğu dönemi geride bırakarak daha yüksek maliyetli krediler bulmasını, FED’in faiz artışı ihtimalini, iç piyasada ise büyüme, işsizlik ve enflasyon rakamlarını yakından takip etmeye devam edeceğiz.

*Bu makale TSE Standard, Ekonomik ve Teknik dergisi Ekim 2017 sayısında yayınlanmıştır.

Scroll to top
error: