Küresel Ekonomideki Gelişmeler Güçlü Büyümeye Yetmiyor

Peyman Yüksel

Ekonomist

Küresel ekonomide, ABD ve Kuzey Kore gerginliğine ek olarak özellikle gelişmekte olan ülkelerde Amerikan Merkez Bankası (FED) kaynaklı tedirginlik hissedilmeye başlandı. FED’in Ekim ayında, daha önce piyasaya bolca sürdüğü doları geri çağırmaya başlayacağı ve Aralık ayında da bir faiz artışı daha yapma ihtimali, bu tedirginliğin fitilini ateşledi. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde, doların evine dönmesi; büyümeyi sağlayan sıcak para kaynağının kesilmesine ve kredi maliyetlerinin artıp yabancı yatırımcıların azalmasına neden oluyor.

FED’in faiz artırımına gideceği sinyalleri ve son dönemde yaşanan bazı gelişmelerden sonra dolar kurunda yükselme görüldü. Brent tipi ham petrol fiyatları uzun zamandır yaşanan düşüşten sonra, eylül ayında 59 doların üzerine çıkarak son 26 ayın en yüksek seviyesi ulaştı. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) gerçekleştirilen referandumdan sonra petrol ihracatının durma riski, Çin ekonomisinden gelen güçlü talepler, petrol fiyatındaki artışı etkileyen faktörler oldu. Hollanda Merkezli CPB World Trade Monitor, global ticaret hacminin temmuz ayında yüzde 0,4 azaldığını, global sanayi üretiminde de yüzde 0,1 düşüş yaşandığını açıkladı. Aynı ayda global sanayi üretiminde yüzde 0,1 düşüş yaşandı.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından, “Ara Dönem Ekonomik Görünüm Raporu” yayımlandı. Rapora göre; dünya ekonomisi için 2017 yılında yüzde 3,5’lik büyüme tahmini korunurken, 2018 yılında tahminler yükseltilerek yüzde 3,7 olarak açıklandı. OECD’nin raporunda, yatırım, istihdam ve ticaretin genişlediği, ancak gelişmelerin orta vadede sürdürülebilir ve güçlü büyüme için yeterli olmadığı belirtildi. Euro Bölgesi, Japonya ve Kanada’ya yönelik tahminler yukarı yönlü revize edilirken,  Çin ve Rus ekonomilerinden olumlu sürpriz gelişmeler beklenebileceğine karşın Hindistan ve Brezilya için ise tam tersi bir döneme girildiği bildirildi.

ABD ekonomisi için ikinci çeyrek büyüme rakamı yüzde 3’ten yüzde 3,1’e revize edildi. Bu rakamın, 2015’in ilk çeyreğinden bu yana en yüksek büyüme hızı olarak kayıtlara geçtiği belirtildi. FED’in 19-20 Eylül tarihlerinde yaptığı toplantısında faiz artırımına gidilmeyeceği, bilanço küçültme programına Ekim ayında başlanacağı açıklandı. ABD’de işsizlik oranının düşük seviyesine dikkat çekilirken, yatırımlardaki artışın devam ettiği ve ekonominin ılımlı ancak istikrarlı bir büyüme gösterdiğine vurgu yapıldı.

Euro Bölgesi için 2017 büyüme tahmini 0,3 puan artışla yüzde 2,2’ye yükseltildi. Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) eylülün ilk haftası yapılan toplantısında, para politikası ile ilgili değişiklik kararı çıkmadı. Parasal Genişleme Politikası izleyen ECB’nin, varlık alım programından çıkış stratejisine yönelik bir karar alınmadığı belirtildi. ECB Başkanı Mario Draghi, enflasyon ve finansal koşulları göz önünde bulundurarak gerekirse tahvil alımlarının artırılabileceği açıklamasını yineledi. Almanya’da eylül ayı sonlarında yapılan genel seçimleri Başbakan Angela Merkel’in liderliğindeki Hristiyan Demokratik Birlik kazandı.

Fakat Merkel dört yıl önceye kıyasla yüzde 9 oy kaybetti ve düşündüğü koalisyonu kuramayacak. Aşırı sağcı, İslam ve göç karşıtı Almanya için Alternatif Partisi ise yüzde 13,3 oyla Federal Meclis’e girdi. Almanya, 3,4 trilyon dolarlık büyüklüğüyle dünyanın ABD, Çin ve Japonya’dan sonra gelen dördüncü, Avrupa Birliği’nin (AB) ise en büyük ekonomisi. Almanya’nın yeni dönemde nasıl yönetileceği küresel ekonomiyi de yakından ilgilendiriyor.

İngiltere’de ise Başbakan Theresa May’in Brexit konuşmasının ardından, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’sden ülkenin kredi notunu bir kademe azaltarak Aa2’den Aa1’e düşürdüğü açıklaması geldi. Notun düşürülmesinde May hükümetinin kamu harcamalarında mali disiplini sağlayamaması ve bütçe açığının devam etmesinin önemli etkenler olduğu düşünülüyor. İspanya’da Madrid yönetimi Katalonya Özerk Bölgesi’nin ekim ayı başında referanduma gitmesini engelleyemeyecek gibi görünüyor. Katalonya, İspanya’nın en zengin bölgelerinden biri olarak ülke nüfusunun yüzde 16’sını, gayri safi yurtiçi hâsılasının (GSYH) ise yüzde 19’unu oluşturuyor. Yapılan araştırmalara göre Katalonya’nın İspanya ekonomisine vergilerle yaptığı katkı, yatırımlarla aldığından daha fazla oluyor. Bu durumda referandum sonucunun Katalonya lehine sonuçlanması, İspanya ekonomisini olumsuz yönde etkileyecek gibi görünüyor.

İlk çeyrekte yüzde 1,5 büyüyen Rusya ekonomisi 2017 2. çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 2,5 büyüdü. Rusya Federal İstatistik Servisi’nin nihai verilerine göre bu rakam, 2012 3. çeyrekten bu yana görülen en yüksek büyüme oranı oldu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, uzun zamandır durgunluk yaşanan ülkede artık krizden çıkıldığını ve ekonominin ivme kazandığını açıkladı.

Çin’de 2017 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 6,9 ile beklentilerin üzerinde açıklanan ekonomik büyüme rakamından sonra son zamanlarda açıklanan verilerin beklentileri karşılayamaması, yılın üçüncü çeyreğine ilişkin belirsizlikleri artırdı. Özellikle Ağustos ayında ABD, Japonya ve AB başta olmak üzere ana ticaret ortaklarında ihracatın artış hızı gerileyince önümüzdeki döneme ilişkin beklentiler azaldı. Gelişmeler doğrultusunda kredi derecelendirme kuruluşu S&P, Çin’in uzun vadeli ülke notunu bir kademe indirerek AA-‘den A ’ya düşürdü. Çin’in ekonomik ve finansal risklerinin arttığına vurgu yapılırken Çin’deki güçlü kredi büyümesinin ekonomik riskleri artırdığı belirtildi.

Türkiye Ekonomisinde Büyüme Tahminleri Yükseliyor

Türkiye ekonomisi, geçen yıl yaşanan başarısız darbe girişiminin etkilerini atlatarak hızla toparlanma sürecine devam ediyor. Ülkemizin ilk çeyrek büyümesi yüzde 5,2’ye revize edilirken yılın ikinci çeyreğinde yüzde 5,1 oranında büyüme sağlandığı açıklandı.

Büyümeye, yatırım harcamaları ile net ihracat büyük oranda katkı sağladı. Bank of America Merill Lynch, Eylül ayı sonunda yaptığı açıklamada, Türkiye’nin ekonomik büyüme tahminini yüzde 4,5’ten yüzde 5.1’e yükselttiğini belirtti.

2018-2020 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program (OVP), 27 Eylül 2017 günü bir basın toplantısı ile açıklandı. Başbakan Binali Yıldırım, Orta Vadeli Programla ilgili olarak “Büyüme 2017, 2018, 2019 ve 2020 için yüzde 5,5 olacak. İstikrarlı bir büyüme sağlayacağız.” diye konuştu. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek OVP’da beş politika alanına öncelik verdiklerini belirtti. Bunlar sırasıyla şöyle açıklandı:

  • Makro ekonomik istikrarın sürdürülmesi,
  • Beşeri sermaye ve işgücü kalitesinin artırılması,
  • Yüksek katma değerli üretimin yaygınlaştırılması,
  • İş ve yatırım ortamının iyileştirilmesi
  • Kamuda kurumsal kalitenin artırılması

Başbakan Yardımcısı Şimşek, “2017 yılına ilişkin göstergeler yıl genelinde yüzde 5.5 seviyesinde büyüme oranının yakalanabileceğine işaret etmektedir. Program döneminde de uygulayacağımız reformlar sayesinde yüzde 5.5 düzeyinde daha dengeli, sürdürülebilir ve kapsayıcılığını artırdığımız bir büyüme patikası hedefliyoruz” dedi.[1]

Türkiye eylül ayına kurban bayramı ile girdi. Rusya ile ilişkilerin normalleşmesi sonrası olumlu seyir izleyen turizm verilerinin daha da artırılması için hükümetin Kurban Bayramını 30 Ağustos Zafer Bayramı ile birleştirmesi, 10 güne çıkarılan tatil fırsatıyla, otel ve bilet rezervasyonlarıyla yaklaşık 17 milyar TL’yi aşan bir ekonomi oluştuğu tahmin ediliyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın yaptığı açıklamaya göre ülkemizde 2 milyonu büyükbaş, 3 milyon 780 bini küçükbaş olmak üzere 4 milyon 980 bin baş kurbanlık var. Bayramda yaklaşık 2.7 milyon baş küçükbaş hayvanın kesilebileceğini, bu rakamın 134 ülkenin her birinin toplam koyun varlığından daha fazla olduğuna dikkati çeken Bayraktar, ülkemizde ihtiyacı rahatça karşılayacak kurbanlık olduğunu söyledi.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) eylül ayı ihracat rakamlarını açıkladı. İhracat eylül ayında yüzde 8.9 artışla 11.3 milyar dolar oldu. Eylül’de en fazla ihracat artışı, beş kat artışla gemi ve yat sektöründe gerçekleşti. Tarım ürünleri ihracatı yüzde 6.9, sanayi ihracatı yüzde 8.9, madencilik ürünleri ihracatı da yüzde 17.8 artış gösterdi. 

En çok ihracat yapan sektör yine otomotiv olurken, 196 ülke ile yeni bir rekor kırıldı. Temmuz-2017 dönemi işsizlik oranı geçen yıla göre değişmeyerek yüzde 10.7 oldu. Temmuz ayı itibariyle işsiz sayısı 3 milyon 443 bine çıkarken genç işsizlik yüzde 21,1 ile son dört dönemin zirvesine ulaştı.

Tüketici fiyatlarındaki aylık artış Eylül ayında yüzde 0,65 ile piyasa beklentisinin biraz altında gerçekleşti. Bu artışla, tüketici fiyatlarındaki yıllık enflasyon yüzde 11,2 düzeyine ulaştı. Ana harcama grupları itibarıyla eylülde, en yüksek artış yüzde 2,08 ile eğitim grubunda görülürken, ulaştırmada yüzde 1,58, çeşitli mal ve hizmetlerde yüzde 1,34, lokanta ve otellerde yüzde 1,02, giyim ve ayakkabıda yüzde 0,80 artış kaydedildi.

TÜİK 2014-2016 nüfus ve ölüm istatistiklerine dayanarak, Türkiye’de yeni doğanların beklenen yaşam süresini hesaplayarak açıkladı. Buna göre beklenen yaşam süresi erkeklerde 75,3 ve kadınlarda 80,7 yıl olarak belirlendi.

Türkiye’nin, Çin ve Hindistan dışındaki G-20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ekonomi olduğu göz önüne alınırsa, dış politikada yaşanan gerginliklerin diplomasi yoluyla çözülmesinde yarar olduğunu, jeopolitik risklerin ekonomiye olumsuz etkisini azaltmak için ılımlı bir yol izlenmesini, reform çalışmaları, altyapı, enerji gibi alanlarda hayata geçirilen projelerde ilerlemeye devam edilirse, büyüme trendini kaybetmeden 2017 yılını tamamlamasının ve istihdam ve enflasyon sorununu çözmesinin mümkün olduğunu söyleyebiliriz.

*Bu makale TSE Standard, Ekonomik ve Teknik dergisi Eylül 2017 sayısında yayınlanmıştır.

[1] Orta Vadeli Program açıklandı, http://aa.com.tr/tr/ekonomi/orta-vadeli-program-aciklandi/920725, Erişim Tarihi: 27 Eylül 2017

Scroll to top
error: