Müşterek Felaketlerin Izdırabı Azdır

[siteorigin_widget class=”SiteOrigin_Widget_Image_Widget”][/siteorigin_widget]

Peyman Yüksel

Ekonomist

TÜRKSAM Ekonomi Enstitüsü

Geçtiğimiz günlerde İngiltere’de yayımlanan The Times Gazetesi, 2008 yılında Lehman Brothers’in iflası ile Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) başlayan ekonomik krizin, o zamanlar, en fazla üç veya dört yıl içinde çözüme ulaşacağının düşünüldüğünü belirtmiş ve eklemiş; “Bugün gelinen süreçte ise en az 2020’ye kadar herhangi bir iyileşmenin beklenmemesi netleşmiş durumdadır.” ABD’den Avrupa’ya, oradan da dünyaya yayılıp küresel boyuta ulaşan krizin “ızdırabı”nın uzun süreceği, böylece anlaşılmış bulunmaktadır.

Amerika ve Avrupa’da dev bankaların çöküşüne neden olan, spekülatörlerin üzerine oynadığı, kendilerinin derinliği olmayan ancak sonuçları itibariyle oldukça derin bir krize yol açan “mali enstrümanlar”, adeta dünya ekonomisini yıkıp geçti. Dünyanın bir ucunda, hala bu mali araçların ne işe yaradığını, nasıl kullanıldığını bilmeyen insanlar bile bu krizin yarattığı etkilerden, her geçen gün daha da fazla etkilenmektedirler.

Krizden kurtulmak için sürekli yeni senaryolar üretilmekte ancak karar vericilerin uygun gördüğü “kemer sıkma politikaları” krizdeki ülkelerin halkları tarafından protestolarla karşılanmaktadır. Kredi derecelendirme kuruluşları bankaların notunu düşürürken, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) yeni kredi paketleriyle bu ülkeleri ayakta tutmaya çalışmaktadırlar. Bir anlamda dünya, “devlerin” krizi yenmek için müşterek mücadelesine tanık oluyor ve bu ekonomik gerginliğin bir an önce sona ermesinde yapılması gerekenlere kafa yoruyor. Dünya ekonomistlerinin, açıklamalarına umut bağladığı Amerikan Merkez Bankası FED’in Başkanı Ben Bernanke ise piyasalara karışık sinyaller vermeye devam ediyor. Ekonomiyi canlandırma yönünde hiçbir spesifik plan sunmayan FED’in “gerektiği takdirde” önlem alacağını söylemesi çeşitli yorumlara yol açıyor; “para geliyor” söylentileriyle bir anda coşan piyasalar ertesi gün derin bir sessizliğe gömülüyor. Bu kadar belirsiz bir ortamda ise ne yatırımlar ve üretim ne de istihdam artışı ve tüketim canlanamamaktadır. Beklenen büyüme rakamları revizelerle düşürülmekte, Almanya, İngiltere ve Fransa gibi büyük ekonomileri bile zorlayan sürecin ufuk çizgisi henüz net olarak gözükmemektedir. Bütün bunların üzerine, krizin neden olduğu işsizliğin ve göç dalgasının, Avrupa’daki halklar arasındaki “ırkçılık” ateşini fitillemesi de tehlike sinyalleri vermektedir.

Bitmeyen Krizin Kurbanları: İşsizler Ordusu

2008 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde finans sektöründe yaşanan sarsıntının etkileri Birleşik Devletler’le sınırlı kalmayıp tüm dünyada ve özellikle de Avrupa Birliği’nde (AB) mali ve reel sektörlere yansımıştı. Yunanistan, İrlanda, Portekiz, İspanya ve İtalya’dan sonra Güney Kıbrıs Rum Kesimi (GKRY) de EBC’nin kapısını çalarak mali yardım talebinde bulundu. Euro Bölgesi’nde tarihinin en büyük daralmasını yaşayan Avrupa’da, borç stokları ve kamu açıkları, endişe verice seviyelere gelmiştir. Üretimde, yatırımlarda meydana gelen daralma, istihdama ve kamu borçlanmalarına olumsuz olarak yansımıştır. İstihdamdaki sıkıntılar işsizlik oranlarını oldukça fazla artırmış, işsizler ise sadece krizi yaşayan ülkeleri değil göç dalgası yüzünden o ülkelerin periferisini de etkiler hale gelmiştir. Euro Bölgesi’nde işsizlik oranının yüzde 11.2’ye ulaşması tarihi bir rekor olarak tespit edilmiştir. Genel işsizlik içinde 25 yaş altı gençlerin bulunması ise ciddi bir problem yaratmaktadır.

İngiltere’de Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü yaptığı açıklamada, daha önce görülmemiş uzunlukta devam eden daralmanın, yüzde 9’a varan işsizlik oranı ile İngiltere ekonomisinde kalıcı hasara yol açabileceğini belirtmiştir. Londra Olimpiyatları, her ne kadar ev sahibi ülkeye madalyalar getirse de, ekonomide beklenen canlanmayı sağlayamamıştır.

Avrupa’nın ikinci büyük otomotiv devi Fransız Peugeot Citroen (PSA) grubu ise krize daha fazla dayanamamış ve 2014’de fabrikanın üretimi durduracağını, 8 bin çalışanın işine son verileceğini ilan etmiştir. Bu yılın ilk aylarında 6 bin kişiyi işten çıkaran şirket, 2014 yılına kadar toplamda 14 bin çalışanı ile yollarını ayırmış olacak. 20 yıldır hiçbir otomotiv fabrikasının kapanmadığı Fransa’da böylece bir ilk yaşanacaktır.

[siteorigin_widget class=”SiteOrigin_Widget_Image_Widget”][/siteorigin_widget]

Alman Siemens, Man, BASF, Daimler, Deutsche Bank, Puma gibi şirketlerde de ciroların oldukça fazla azaldığı ve yeniden yapılanmaya gidileceği bildirilmiştir. Bilindiği üzere, yeniden yapılandırmanın anlamı “personel sayısının azaltılması” anlamına geliyor. Federal İstihdam Dairesi raporuna göre Almanya’da işsizlik oranı temmuz ayı verilerine göre yüzde 6.8’e ulaşmış durumdadır.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nun raporu, önlem alınmadığı takdirde, önümüzdeki dört yıllık süreçte Euro Bölgesi’nde 4,5 milyon kişinin işini kaybedebileceğine dikkat çekiyor. ILO Direktörü Juan Somavia işsizliğin birliğe üye 17 ülkede önemli seviyelere geldiğini belirtiyor. Yunanistan ve İspanya örnekleri, yüzde 50 ile en çarpıcı olanlardan. Portekiz, İtalya ve İspanya’da ise yüzde 30 civarında işsizlik mevcut bulunmaktadır.

Krizin Yan Etkisi: Irkçılık

Avrupa’da yaşanan kriz ve işsizlik, tehlikeli bir unsuru da tetiklemiştir. Irkçılık artık çok farklı boyutlara taşınmış bulunmaktadır. Sosyal medyada bu alanda çalışmalar yapan yeni bir yapılanma ortaya çıkmıştır. Facebook üzerinden gruplar kuran, Youtube vb siteler yoluyla paylaşımda bulunan aşırı sağcı Almanlar, internet üzerinden takip edilmelerinin zorluğunu avantaj olarak kullanmaktadırlar. İşsizlik ve krizi bahane ederek çeşitli etkinlikler, eğlenceler düzenleyen ırkçılar, söylemleriyle sempatizan kazanmaya çalışmaktadırlar.

Krizin ilk vurduğu ülkelerden İrlanda’da işsizliğin en çok göçmeleri etkilediği belirtiliyor. Daha önceleri iş hayatında olan göçmenlerin oranı yüzde 40 azalmış durumdadır. İrlandalı çalışanlardan ise işini kaybedenlerin oranı yüzde 10 olarak belirlenmiştir. Sivil toplum örgütleri yaptıkları araştırmalarda krizin İrlanda’da yabancı düşmanlığı ve ırkçılık kavramlarını gündeme getirdiğine dikkat çekiyorlar. İrlanda halkı, göçmenlerin iş imkânlarından ve kamu hizmetlerinden yararlanmasını bir “tehdit” olarak görmektedir. 4,5 milyon nüfuslu İrlanda’da işsizlik oranı son yıllarda yüzde 14 civarında seyretmektedir.

Yunanistan’da ırkçı hareketler artık kontrolden çıkmış gözükmektedir. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) yaptığı araştırma sonucu “Sokaklardaki Nefret: Yunanistan’da Zenofobik Şiddet” başlığı ile bir rapor hazırlamıştır. Raporda polisin de olaylara göz yumduğunu, aralarında hamile bayanların bile bulunduğu göçmenlerin sokak ortasında ırkçı çeteler tarafından dövüldüğü belirtilmiştir.

Fransa’da ise camilere Hitler döneminin Nazi işaretlerini çizen, Müslümanların işyerlerine saldırıda bulunan ırkçı gruplar bulunmaktadır.

Değerlendirme

Üzerinden dört yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen bugün gelinen süreçte, küresel boyuta ulaşan ekonomik sıkıntıların, düzeleceği yönünde de bir gelişme görülmemektedir. Bu felaketi ortaklaşa yaşayan ülkelerin ise sıkıntılarının paylaşıldıkça azalıp azalmadığı henüz belli değildir. Örneğin; Alman vergi mükelleflerinin Yunan halkına sağlanan yardıma tepkilerine bakıldığında bu paylaşımın her iki taraf için de pek olumlu karşılanmadığı görülmektedir. Almanlar Yunanlılara “tasarruf yoksa para da yok” demekte, Yunanlılar ise Almanya Başbakanı Angele Merkel’i karikatürlerinde Nazi sembolleriyle resmetmektedirler. Halbuki aynı kriz, AB’nin hamisi rolündeki Almanya’nın da kapısına kadar dayanmış bulunmaktadır.

İngiltere Merkez Bankası’nın bu yıl için büyüme tahminini yüzde 0’a revize etmesi, EBC’nin de Euro Bölgesi büyüme rakamlarında daralma sinyalleri vermesi, Brüksel’de AB Komisyonu’nun, tehlike çanları çalan Yunanistan’ı, sonbaharda Euro Bölgesi’nden çıkarma olasılıklarını gidermeye çalışması, sorunlu ülkelere yapılacak AB yardımların son durumu, 2012’nin son çeyreğinin çetin geçeceğini öngörmek için önemli veriler olarak kabul edilebilir.

http://www.turksam.org/tr/a2754.html

Bu makale 5 Ekim 2012 tarihinde TÜRKSAM Ekonomi Enstitüsü’nce yayınlanmıştır.

** Bu makale Ekonometri Dergisi Eylül – Ekim 2012, Sayı:55’de yayınlanmıştır.

http://www.dijimecmua.com/ekonometri/6945/index/1307312_peyman-yuksel-musterek-felaketlerin-izdirabi-azdir-issizler-ordusu/

Scroll to top
error: