Rusya’ya Yaptırımlar: Bumerang Etkisi Yaratır mı?

[siteorigin_widget class=”SiteOrigin_Widget_Image_Widget”][/siteorigin_widget]

Peyman Yüksel

EkoAvrasya Akademik Kurul Üyesi

Rusya’nın Ukrayna’da ayrılıkçı isyancılara silah ve askeri yardımla suçlanmasına karşılık olarak, Batılı ülkeler yaptırım kararları almaya devam etmektedirler. Yaptırımların kapsamı kimi zaman Rus lider Vladimir Putin’e yakın kişilere uygulanan vize ve seyahat engeli olmakta bazen de kurum bazında finansal engellemelerle Rusya’yı, uyguladığı politikalardan caydırmaya yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Eylül ayında İngiltere’de NATO zirvesi düzenlenirken Ukrayna’da alınan “ateşkes” kararına şüpheyle baktıklarını belirten Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Barack Obama, yine de yaptırımların askıya alınmasını söylemiştir. Bunu söylerken de önceki deneyimlerinden ateşkesin “inandırıcılığını” test edeceklerini özellikle belirtmiştir.

Bireysel Düzeyden Kurum Aşamasına Taşınan Yaptırımlar

Kanada Başbakanlık Ofisi’nden yapılan açıklamada, aralarında Çeçenistan Cumhurbaşkanı Ramazan Kadirov’un da bulunduğu seyahat yasağı konulan birçok kişinin adları duyurulmuştu. Kanada Başbakanı Harper ise Ağustos ayında kurum olarak; Moskova Bankası, Dobrolet Havayolları, Rusya Ziraat Bankası Rosselkhozbank, Rusya Ulusal Ticaret Bankası, Rusya Ulusal Gemi İnşaat Şirketi ve VTB Bank’a yaptırım konulduğunu açıklanmıştı.

Amerika Başkanı Barack Obama’nın yaptığı ‘Rusya’ya karşı yaptırımları genişletin’ çağrısının ardından yeni yaptırım listesi açıklanmıştır. Seyahat yasağı konan, bazılarının mal varlığı dondurulan siyasi ve askeri kişiler arasında, Rusya Parlamentosu alt kanadı Duma Başkan Yardımcısı Sergey Neverov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yardımcısı İgor Şegolev ve Kırım’dan sorumlu Bakan Oleg Savelyev de yer almıştır. ABD’nin Rusya’ya uyguladığı ticari yaptırımlar arasında ise savunma, finans ve enerji alanları başta gelmektedir. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Başkan Barack Obama’nın ‘yaptırımların yeni aşamasına geçmeye kararlı olduğunu‘ iletirken Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Ben RhodesAvrupalılarla koordineli bir şekilde çalıştıklarını belirtmiştir.

AB Komisyonu’nun onaylayarak üye ülkelere gönderdiği yaptırımlarda, Rusya’nın kamu kontrolündeki petrol ve silah şirketlerinin fonlanmasının yasaklanması istenmektedir. Rusya’ya ait petrol şirketleri artık tahvil ve hisse senedi çıkararak veya sendikasyon kredisi* kullanarak Avrupa piyasalarından borçlanamayacaklardır.

[siteorigin_widget class=”SiteOrigin_Widget_Image_Widget”][/siteorigin_widget]

İlgili yaptırımların Rus devlet şirketlerinin aktiflerinde 1 trilyon ruble (~27 milyar USD) civarında negatif hareket yaratması ve petrol ile petrol ürünlerinin Avrupa’ya dağıtım ve satışından elde edilen gelirleri yüzde 50 oranında düşürmesi beklenmektedir.

Öncelikli olarak Rosneft, Gazpromneft ve Transneft gibi devlet şirketlerinin yanı sıra, özel şirket olmalarına rağmen Lukoil ve Superneftgaz gibi firmaların da etkilenmesi öngörülmektedir.[1]Rusya’ya petrol ve yan sektörlerde yüksek teknoloji ihracatını kısıtlayacak önlemlerin yanı sıra AB Komisyonu, üye ülkelerden Rusya’nın Dünya Kupası ve Avrupa şampiyonaları dahil, uluslararası spor ve kültür etkinliklerinden izole edilmesinin de tartışılmasını istemektedir. Rusya’nın 2018 FIFA Dünya Futbol Şampiyonası’na ev sahipliği yapmasının bugünden tartışmaya açılması ise bazı ülkelerce çok erken olarak nitelendirilmektedir.[2]

Yaptırımlara Batı’dan “Ölçülü” Tepki

Ağustos ayı sonlarında Brüksel’de toplanan Avrupa Birliği (AB) zirvesinde Rusya’ya Ukrayna’daki askeri varlığını derhal geri çekmesi çağrısı yapılmış ve AB Komisyonu’ndan ilave yaptırım önerileri hazırlanması istenmişti. Aynı şekilde İngiltere’deki NATO zirvesinde Ukrayna krizi görüşülürken, Beyaz Saray’dan Ulusal Güvenlik Danışmanı açıklama yaparak Ukrayna topraklarını işgal ederek ayrılıkçılara destek veren Rusya’ya yeni yaptırımların uygulanacağını belirtmiştir. Avrupa Birliği ülkeleri ABD ile aynı yönde hareket edeceğini açıklarken, ticari olarak Rusya ile güçlü bağı olan bazı Batılı ülkeler konuya “çekimser” yaklaşmıştır. Amerika Başkanı Obama, İngiltere Başbakanı David Cameron, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Rusya’ya yeni yaptırımların uygulanmasını destekleyen liderler arasında yer almaktadır. Fransa, Rusya’ya Mistral sınıfı helikopter taşıyıcı gemisi satışını askıya alırken, (teslimat yapılmazsa Fransa’nın Rusya’ya 1,1 milyar avro tazminat ödemesi gerekiyor)  Almanya Başbakanı Angelina Merkel ise finans ve enerji alanlarında uygulanması düşünülen yaptırımların Alman ekonomisini etkileyeceğini belirtmiştir. Buna bir örnek verecek olursak; Almanya, Rheinmetall Firması’nın Rusya’da eğitim merkezi kurması için verdiği ihracat iznini iptal ettiğini açıklamıştır. Bu proje, Rusya’nın Volga Bölgesi’nde Mulino kentinde inşa edilecek ve 100 milyon Avro’ya mal olacaktı.

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) dönem başkanı olan İsviçre ise Rusya ve Ukrayna arasında arabulucu rolü oynamaktadır. Rusya ham petrolünün yüzde 75’i Cenevre üzerinden satılmakta, bu nedenle İsviçre’nin Rusya’ya karşı bir yaptırım uygulaması beklenmemektedir. Zaten İsviçre Ekonomi Bakanı Johann Schneider-Ammann de İsviçre’nin Rusya’ya yaptırım uygulama planı bulunmadığını bildirmiş, ülkesinin Ukrayna konusundaki diplomatik gelişmelerde tarafsız kalmaya devam edeceğini açıklamıştır.

AB içinde Baltık ülkeleri ve Polonya sert yaptırımlardan yanayken birçok AB ülkesi ekonomik menfaatleri nedeniyle “ölçülü” tepki verilmesini istemektedirler. Ancak, daha önceleri yüzde 45 seviyelerinde olan Rusya’dan doğalgaz ithalatı yüzde 30 seviyelerine düşse de Baltık ülkeleriyle Finlandiya, İsveç, Çek Cumhuriyeti ve Bulgaristan doğalgaz ithalatının tamamına yakınını bu ülkeden yapmaktadır. Moskova’ya bağımlılık oranı Polonya ve Yunanistan’da yüzde 70, Avusturya ve Macaristan’da yüzde 60, Almanya’da yüzde 40, İtalya’da yüzde 20 ve Fransa’da yüzde 18 civarındadır.

[siteorigin_widget class=”SiteOrigin_Widget_Image_Widget”][/siteorigin_widget]

Yaptırımların Orta Asya Ülkelerine Yansıması

Orta Asya ülkelerinden Rusya ile sınırı bulunan Kazakistan’da, Merkez Bankası Başkanı Kayrat Kelimbetov bir süre önce bir açıklamada bulunmuş ve Rusya’ya uygulanan ve gelecekte uygulanması beklenen yaptırımlardan kaygı duyduklarını ifade etmiştir.

Çünkü Rusya’nın 2014 yılını sıfır büyüme oranıyla kapatması ülkeden sermaye çıkışına neden olacaktır. Bu da Rusya ile komşu olan Kazakistan’ı direkt olarak ilgilendirmektedir. Buna karşılık Stratejik Araştırma Enstitüsü Direktör Yardımcısı Leyla Muzaparova, Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımların Kazakistan ekonomisini doğrudan etkileyemeyeceğini, dünya ekonomisi ne kadar etkilenirse bu yaptırımlardan Kazakistan ekonomisinin de o kadar etkileneceğini belirtmiştir. Oysa bölgedeki belirsizlikler, Ukrayna krizi ve Kazakistan için çok önemli bir petrol sahası olan Kashagan’da üretimin durması sonucu ülke ekonomistleri, yüzde 6 olarak belirlenen 2014 büyüme hedeflerine ulaşılmasının riske girdiği yönünde açıklamalarda bulunmuşlardır.

Geçtiğimiz aylarda Avrasya Gümrük Birliği’ne (AGB) üye olmaya karar veren Kırgızistan açısından da bölgede yaşanan sıkıntılar risk oluşturmaktadır.  Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in hayali olduğu ileri sürülen Avrasya Gümrük Birliği Rusya, Belarus ve Kazakistan tarafından kurulmuştu. Kırgızistan da AB ve ABD’nin ekonomik gücünü dengelemeyi hedefleyen birliğe üye olmak için gerekli belgelerini tamamlayan, ekonomik olarak diğer üyelerden küçük olsa da birliğin büyümesi ve genişlemesi için önemli bir ülkedir. Kırgızistan’ın, Rusya’nın yaptırım uygulayan ülkelere karşı gıda ürünlerini kendisinden alması durumunda, bunu fırsata çevirmesi mümkündür.

Diğer bir Orta Asya ülkesi olan Tacikistan da aynı şekilde, Rusya’ya gıda ambargosu koyan ülkelere bir alternatif olarak bu durumdan fırsat yaratmaya çalışmaktadır. Tacikistan Ticaret ve Ekonomik Kalkınma Bakanlığı, daha önce azalan yaş sebze ve meyve ihracatının, Rusya’ya uygulanan yaptırımlardan sonra tekrar artırılması için çalışmalar yapıldığını belirtmişlerdir.

Rusya’nın Batılı ülkelere uyguladığı “karşı yaptırım” kararlarından yüzü gülen ve Şanghay İşbirliği Örgütünün de üyesi olan Özbekistan’da ise yaş sebze ve meyve ihracatının 2016 yılına kadar yüzde 100 artması bekleniyor.

Ekonomik olarak Kremlin’den bağımsız politikalar tercih eden, buna karşılık Rusya’yı stratejik ortak olarak gören Türkmenistan’ın Rusya ile arasındaki ticaret hacmi 5 milyar ulaşmıştır. Bağımsız devletler Topluluğu (BDT) özel üyesi olduklarını söyleyen ve AGB’ye katılmayacağını belirten Türkmenistan tarafsızlık politikası uygulayarak gelişmelerden en az etkilenen ülke olmaya çaba sarf etmektedir.

Türkiye Yaptırımlara Sıcak Değil

Türkiye’nin etrafı uzun zamandır adeta bir ateş çemberine alınmış durumdadır. Arap Baharı’nın dış ticarete yaptığı olumsuz etkilerin izleri henüz onarılmadan, Afrika ülkeleriyle durma noktasına gelen ekonomik ilişkiler, Irak’ta yaşanan siyasi sıkıntılar, Suriye iç savaşının sonuçlanmaması neticesinde, ülkemiz Orta Doğu’ya, Körfez’e karayoluyla güvenli olarak ihracat yapamamaktadır. Bu nedenle Türkiye’nin bir de kuzeyinde yeni krizler yaşaması istenmeyen bir durumdur. Özellikle enerji anlaşmalarıyla Rusya ve Orta Asya ülkelerine, Azerbaycan’a bağımlı olan Türkiye, Batılı ülkelerden gelen yaptırımlara sıcak bakmamaktadır. Tam tersi olarak Enerji Bakanı Taner Yıldız AB’nin baskısıyla projesini durduran Bulgaristan’ın aksine, Türkiye’nin Güney Akım konusunda Rusya’ya verdiği iznin arkasında olduğunu belirtmiştir.

Bu arada uygulanan yaptırımlar sonucu Kazak petrolünün Rusya’nın Karadeniz’deki Novorossislimanı üzerinden taşınması dışında, Bakü – Tiflis – Ceyhan’dan (BTC)  taşınması ihtimali gözleri BTC’ye çevirmiştir. Bu olasılığın düşünülmesi bile hem Kazakistan’a güzergah çeşitliliği sağlaması hem de Türkiye’nin jeopolitik önemini gündeme getirmesi açısından önemlidir.

Türkiye, kendisine ambargo uygulayan ülkelerden mal alamayan Rusya’ya ihracat yapabileceği ürünleri tespit etmekte ve yaşanan bu krizden fırsat yaratmaya çalışmaktadır.  Her ne kadar Türkiye Rusya’ya yaş sebze meyve,  et ve süt ürünlerinde, bakliyat ihracatında artış beklese de gelen olumsuz veriler can sıkmaktadır. Ukrayna krizinin etkisindeki Rusya pazarında Ağustos’ta yüzde 14, 8 ayda yüzde 12’lik düşüş yaşanmıştır.

Moskova’nın Cevabı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yaptırımların “bumerang etkisi” yaratacağını ve bunun özellikle ABD’li enerji şirketleri için zararı olacağını belirtmiştir.[3] Moskova yönetimi AB’nin ekonomik ve ticari yaptırımlarına tarım ve gıda ambargosuyla cevap vermiş ve bir sonraki adımının otomotiv sektörü olacağını açıklamıştır. Kremlin resmi internet sitesinden, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, “Rus şirket ve vatandaşlarına karşı yaptırım uygulayan ülkelerden gıda, tarım ürünü ve hammadde alımının bir yıl süreyle yasaklanması veya sınırlandırılması” talimatı verdiği duyurusu yapılmıştır. Bu durum karşısında Almanya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Macaristan gibi ülkelerde ekonomik anlamda sıkıntı yaşanacağı öngörülmektedir.

[siteorigin_widget class=”SiteOrigin_Widget_Image_Widget”][/siteorigin_widget]

Buna karşılık Rusya Tarım Bakanlığı, bazı ülkelerden ithalatı yasaklanan gıda ürünlerinin Azerbaycan, Özbekistan, Tacikistan ve belirli ölçüde Kırgızistan’dan karşılanacağını açıklamıştır. Tarım Bakanı Nikolay Fyodorov, ‘Sebze ve meyve ithalatında İran, Cezayir ve Mısır’ın alternatif ülkeler olduğunu Latin Amerika ülkeleri Şili, Arjantin, Paraguay, Ekvator ve Peru ile yaptırımlar sonrası ticari ilişkilerin artırılacağını’ söylemiştir. Fyodorov, Türkiye’nin de AB ve ABD’den ithalatı yasaklanan ürünlere alternatif oluşturacağını eklemiştir.[4]

Değerlendirme

Rusya’nın eski Sovyet Bloğu üzerindeki nüfusunu kaybetmek istememesi nedeniyle sürekli yeni hamleler yapması bölgede dengelerin ve istikrarın sürekli değişmesine neden olmaktadır. Bir yandan Avrasya Ekonomi ve Gümrük Birliği çalışmaları yapan Rusya, diğer taraftan ise Kırım ve Ukrayna’da askeri gücünü ortaya koymaya çalışmaktadır. Buna karşı duyarsız kalmayan Batı ise yaptırımlarla Rusya’yı caydırmaya çalışmaktadır. Özellikle finansal yasaklar, eğer ciddi anlamda uygulanırsa Rusya için sorun yaratacaktır. Ekonomide uzun zamandır durgunluk sinyalleri veren Rusya’nın, 2014 büyüme beklentileri Uluslararası para Fonu (IMF) tarafından 1,3’den 0,2’ye düşürülmüştür.

Öte yandan Ukrayna’da yaşananlar, bu ülkenin jeopolitik durumundan dolayı siyasi ve ekonomik olarak hem Batılı ülkeleri hem de bölge ekonomilerini etkilemektedir. Her ne kadar sürekli olarak yaptırım uygulayacaklarını açıklayan Batılı ülkelerin ve özellikle AB’nin, enerji konusunda dışa bağımlılığı sürdüğü müddetçe, (hayati önem taşıyan doğalgazın kesilmesi ihtimaline karşılık) Rusya’ya büyük ölçüde yaptırım uygulamaları pek mümkün görünmemektedir.  Özellikle ekonomik olarak Rusya’yla önemli derecede ithalat – ihracat ilişkisi içinde olan bazı AB ülkeleri yaptırımları en az seviyede uygulama ya da geciktirme yolunu tercih edeceklerdir. Yaptırımlar konusunda öncülük yapan ABD bile, “ateşkes” uygulanacağı açıklamasından hemen sonra yaptırımların askıya alınması talimatını vermiştir.

Türkiye ise batının uygulamaya koyduğu ya da planladığı yaptırımlara karşı belirli bir mesafede durabilirse, Rusya ile dış ticaretini artırabilir. Rusya’dan büyük ölçüde doğalgaz alan Türkiye’nin, bu ülkeye karşı hep eksi bakiye veren ihracatı belki de önümüzdeki günlerde olumlu anlamda lehimize sonuçlanabilir. Ermenistan’ın dahil olmayı planladığı AGB’ne sıcak bakmayan Türkiye, Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ)’nü hedeflemekte ve Rusya ile arasında “Serbest Ticaret Bölgesi” oluşturulmayı düşünmektedir. Fakat, kötümser senaryoda Rusya’nın yaptırımlardan dolayı yaşayacağı ekonomik sıkıntıların ülkemizi de olumsuz etkilemesi olasılık dahilindedir. Rusya’dan sağlanan enerji sıkıntıya girerse, Türkiye’nin enerji arayışı konusunda farklı ülkelerle anlaşma yapmak zorunda kalması maliyetlerin artmasına neden olabilir. Rus turist sayısının azalması, meyve – sebze ihracatından dolayı iç pazarda fiyatların yükselmesi gibi uzun vadede etkisi görülebilecek bazı negatif sonuçlar da yaşanabilir. Böyle bir dönemde doğru politikaların izlenmesi hayati derecede önem arz etmektedir.

Hem Batılı ülkelerin ve Türkiye’nin hem de Orta Asya’nın, Rusya’ya uygulanacak yaptırımlar karşısında nasıl hareket edeceği ve ekonomik anlamda ne kadar etkileneceği “ateşkes”in kesin olarak uygulanacağı zamana kadar belirsizliğini sürdürecektir.“Bumerang Etkisi” yaşanıp yaşanmayacağı ise merak konusu olacaktır.

*Sendikasyon Kredisi: Lider bir banka (genelde bir yatırım bankasıdır) önderliğinde birden fazla banka veya benzeri ödünç veren kurum tarafından kurulan şirketler birliği tarafından, belli bir amaç için yine kurumlara (bankalar veya büyük holdinglere) büyük tutarlarda verilen uluslararası kredilere sendikasyon kredisi denir. Kredi alan kurum açısından sendikasyon kredisi almak bir prestij ve itibar konusudur.

[1] “EU plans to target Russian oil groups with new sanctions”, Financial Times, Erişim Tarihi: 06 Eylül 2014

[2] “AB Rusya’ya yaptırımları ağırlaştırmaya hazırlanıyor”, Anadolu Ajansı. Erişim Tarihi: 05 Eylül 2014

[3] “Putin ile ABD Yaptırımları Üzerine”, http://www.behindrussia.com/putin-ile-abd-yaptirimlari-uzerine/ Erişim 07 Eylül 2014

[4] “Rusya, karşı yaptırımlar boyunca hangi ürünü nereden ithal edecek?” Haberrus, Erişim Tarihi: 6 Eylül 2014

* Bu makale EkoAvrasya Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi Sayı 28’de yayınlanmıştır.

http://ekoavrasya.net/dergi/dergi-28/sayi28.pdf

Scroll to top
error: